yirmisindeki temmuztemmuz tükenmez kalemden tablolar sundun bana boşuna cehennem’den korlar dilenme senin yirmin benim yirmime denk gelir mi bir daha naturel düşler gördük hesapsız yakamızda ecinliler korku,tanımsız suratsız can ederine anı defterim ah..bir okuyabilsem silik kalanları yarım kalmış ya şurası hatırladım şimdi baf’ta dişiyle kalem ucu açan süleyman’ı mavzer mi geri teperken oturur sineye mazi mi unutmaz acısını kısa kuyruklu yılanlar kim kimin yüreğine kan oturttu mertçe bizim kuyruğumuz mu kesildi beşparmak’ta şimdi öyle mi tersine mi ulan temmuz tarihteki bütün mimli atlara binesim geliyor şimdi alası doru kızılı hele iskender’inki ali’ninki ellerine ot kökünden kınalar yakmış gelinin düğününe gider gibi orada kaldı bedelimiz kaç defa sektirmişim kulağımın dibinden ölüm ne ki hiram çemişgezek’li keko’m parmağını basmışsın imza diye defterin tam orta yerine bir görsem seni sana sevgililer icad etsem mektubunu yazsam can hiram kasım |
hocam şaka bir yana....
bir yürek acısı ölüme meydan okuma var sizde uzun zamandır şiire ara vermiştim takip edememişim sizi
hayırlı Ramazanlar diliyorum
selam ve dua ile hoşça kalın