YİRMİİKİKIRKBEŞŞiirin hikayesini görmek için tıklayın 16 mayıs 1991 sabahı evde eşiyle çocuğuyla vedalaşıp göreve giden üç yiğit polis evladımız, Zeytinburnu’nda otoyla gezerlerken hain soysuzlar tarafından pusuya düşürülürler ve olay yerinde Şehit olurlar. Şehadetleri esnasında saat yirmiikikırkbeş idi. Bütün Şehitlerimizin ruhları şad, kabirleri nur, mekanları cennet olsun inşallah.
Damın ardına pustular Beni görünce sustular Soysuzluğu kusar gibi Üstüme mermi kustular Cadde ve meydanlarda kırk haramiler şenliği Ben, terkedilmiş sokaklar kadar yalnızım Bir elimde kalem, bir elimde kefen Bir nefesim hayat, bir nefesim ölüm Ben, yarı bendeyim, yarı hedefte Ahh, düşman hep bildiğim düşman ya, neylersin... Namluya sürülmüş kahır mermisi gibiyim ve yüreğim tetiktedir. Caddelerden sefil kuklaların ayak sesleri gelir Kan renginde elleri ve gözleri ölüm renginde Onlarda zaman ölüme ayarlıdır İnsanlarsa bundan habersiz. Sen ağlama garip anam Sen ağlama bahtı karam Sen ağlama nazlı balam Sen ağlama ooooyy... Mevsim bahar, vakit gece ve yer İstanbul Sevda renkli geceden ölüm alevleri yükselir. (tırrrak tak tak tak) Kahrolası bu ses..! Saat yirmiikikırkbeş ve çiğnendikçe can çekişti toprak; İNNA LİLLAH VE İNNA İLEYHİ RACİUN... Nur taneleri okşadı kan lekeli üniformaları Öpülesi alınlarda şehadet çiçekleri açtı beyaz ve kırmızı Gecenin mavi eteklerine sıçrayan Şehit kanları zamanı durdurdu ve zaman durdu; Tarih onaltı mayıs bindokuzyüz doksanbir ve saat yirmiikikırkbeş Nutuklara gömdüler beni, NUTUKLARA GÖMDÜLER BENİ! Şehit anası ağlamaz Yas tutmaz, kara bağlamaz Sen ağlama sevgili yar; EŞKİYA DEVLET OLAMAZ!!!!!!!!!!! |