hikaye yi yaz
sarı günün etekleri değer yamaçlara
süpürülüp gider içimden onlarca manzara... ılık ılık yüreğime vuran imbat... sen ey adı artık sadece aşk olan seslensem sesim ünüm çıkmaz hani öyle bağırasım var fakat... fakat sağır artık duygular büyüdü ve olgunlaştı, yeşil değil artık başaklar birazdan un olacak ezile ezile sanki ... bana yaz deme...bana Yaz deme aşk düşüyor yadıma tutuşuyor içimde yemyeşil ormanlar bütün dedikodularını fıısldaşmalarını duyuyorum sonra mesela kuşların her sabah nasıl da uyutmuyorlar "yalnız işte yapayalnız...yazık"diye duymuyorum sanki ama hıh! umrumda değil. yüzüme -sabahları çirkinlerin yüzüne vuran-güneş perdeleri sımsıkı kapatıyorum gene gün olmuş gözümü kapatıyorum yok hayır gene uyanma vakti bitip tükenmez gün eteğine taş doldurdu da ağırlaştı sanki çıkarken merdivenlerden boşuna demiyorum sana bana yaz deme...bana Yaz deme! İşte böyle çok yazıyorum akşam oluveriyor. |