O SAAT GELME VAKTİNDE.
Sırra kadem basıldı züheyla ayakları ile.
Şaadet etmelerin senfonisinde, loş bir ten. Ve Muhturasında, kahpeleşmiş serzenişlerimiz. Üvey başlangıçlarımız , kör , kor ve üveyik. Islanmış göz yaşı uyuklamasındaki sensizlik. Ve, Gözlerimiz beyrut sokaklarındaki, nahoş soğukluğunda . Benzimizde, sana akılan süryani mayhoşluğu. Gözlerimiz ıslatmıştı kaldırımları. Öksüz. Ölümsüz. İki yakaşını iliştirmesindeydi aşk ve aşık. O saat durmuştu .filistin oluyordum gözlerinde . Yakılmış mektuplar vardı kaldırımlarda, o saat. Oluk oluk sinemize çekiyorduk kokusunu. Perişan . Riyakar vaatler vardiyasında. Belkide, öyle his etmelerin semasındaki duruşumuz. Avuçlarında güzellik dursun hercainim. Kaçıyorum, herkezleşiyorum. Dilim hesaplaşma zamanında. Korkuyorum. Ahh... Kırık yürekli, ürkek zümrüt pınarım. Gölgende kısık bir ışık. Beliriyoruz şimdi. cennetin kapısındayız. Beynimiz lel, düşüncelerimiz zilzal . Yüreğimiz kevser suyunda ıslatılmış içimlik. Ve yanlızlık yanlısı bir çocuk şimdi. Gece hınca hıcn dolu karanlıklara. Kelepçeli bir sevda oysa. Gündüze koşma umudu ve önündeki çelme kalleşlliği. Gece sen... ve aşkın muhteşem şehidi. O saat gelme vaktinde. Mayalanmış birikimlerin kelepir soluklanmalarında . VEYSEL DURMAZ. |