günahlar salıncakta sallanırken koyu gölgede,
sevaplar sarı sıcakta kalmış bir temmuz öğleni.
yetimdim, babasız kalmaktan daha yetim,
öksüzdüm anasız kalmaktan daha öksüz...
bütün iyimserliğim kurban edildi dudaklarında...
ol -sun...


kaldığım yerden çekerim nefesimi içime,
aldığım yıldızları sıkarım geceleri mehtabım da,
Ayla sohbet ederim sabahlara kadar
güneşle gülüşürüz akşamlara kadar,
dağınık saçlarını örerim rüzgarda,
dalgalara küfür öğretirim söylenmeyenlerden.

kim icat etti habersiz sevmeyi,
nereden çıktı bu kalp hırsızlığı,
gözlerinde başlayan şiirlerin öyküsünü,
kim bitirdi? dipsiz gecelerde...


sorunlar sorgulamalar enkazında kalan aklım,
fikrimin depremlerinde öldü çoktan,
kurtulamadı duygu testileri aşk yolunda,
elime aldığımda dağıldı aniden.


tuttuğum salıncaklarda ayrılık sallanırken,
unuttuğum yarınlarda yine aşk demleniyordu biliyorum...


ol- sun

ateşten daha ne yakar deme yak işte.
sudan daha ihtiyaç var mı deme "sen" işte,
biriken düşlerimi kaybettim ben sen kumbarasında,
nerededir diye bakma yok işte,

-olsun,
ben yine toplarım kozasından ipek böceğini,
bekler büyütürüm Türkülerimle,
sonra birden değişir tırtıllarım,
sonra kelebek olurlar...
şimdi de bak yok işte...


ve bu döngü devam eder gider,
sana esir düşen benin düşlerinde...
ol-sun.