İlahi Aşksen ! inleyen tasavvufuma peydâ olan hani örtünmeyecektin bu kurtlu toprak tabakalarını. ve, ben soğuk ateşlerle kavrulmayıp atmayacaktım çöplere hayallerimin baraklarını. tadım yok... kirazlar hep buruk vişne bana oysa ne çok severdin sen dalındaki kirazları. asırlar geçti sanki üstünden fotoğraflarda bile kalmadı parlaklığı. yoksun ya... ağaçlardan çıkarıyorum tüm hıncımı tek tek soyuyorum kabuklarını sereserpe bırakıyorum ben üşüyorum ya herkes, herşey donsun istiyorum sanki o zaman, zaman duracak bana. ve yüreğim, muhtaç, bekleyecek kapkaranın minik beyazlarla aklanmasını. özlüyorum sevgilim seni. güneş ne kadar kavursa da, beyazım ! açlığım, midemden sırtıma yapışsa da sofrada geri kalanım. anlamaz mı inkar bu ne boyun eğiş özlüyorum seni kuyruksuz, yalansız, riyasız... ey ziyâ ! kapılarını aç gönüldendir bu terkediş ! beden ram haline, ruh huzur bulsun diye girmiş ! |