MASAL
Size içimden kopan bir öykü anlatayım,
Ben eskiden aşkları bir masal zannederdim. Şimdiyse masalların son bulduğu noktayım, Çocuk olup en baştan başlamayı isterdim. Hayat çelme takardı, çekemezdi onları, Bulup bulup yeniden kaybetme oyunları, Ama bir gerçek vardı, hep mutluydu sonları, Ben çaresiz aşkları masallarda severdim. Hangi kitaptan çıktı ya da hangi gerçekten, O açtı her çiçekten, o fırladı her renkten, Yıldızları tutmaktan, bulutları öpmekten, Daha üstün bir aşkı, yaşanmaz zannederdim. Yanağı gül goncası, dudak kevser içimi, Sanki aşk tarifinin ondaydı her biçimi, Onlar ki her rüzgarda zıpkınlardı içimi, Dağılan saçlarında dağılmaktan beterdim. Hele üç gün görmesem, akıllara zarardım, Hırsıma yenik düşer, cam çerçeve kırardım, Onu unutamadan unutmaktan korkardım, Çıldırır, isyan eder, içten içe biterdim. Sesi sarhoş ederdi, müptelaydım tamtakır, O içkime kızardı, bense içmeden çakır. Bazen yanımda bile bir başına bırakır, Dokunmaya kıyamaz, yüzünü seyrederdim. Olur olmaz ağlardı, o an ciğerim sızlar, Boynumu ip çekerdi, kollarımı cımbızlar. Ateşten bir top gibi gök kubbe de yıldızlar, Üzerime çökerdi, o bilmezdi, küserdim. Resmimdi, göresimdi, rüya gibi bakardı Şirindi, şiirimdi, mısralarda akardı Adıyla seslenemem, dudağımı yakardı, Ben ona ya bebeğim, ya da böceğim derdim. Birdenbire değişti, onu anlamıyordum Tavrını ihanete ve kıyamete yordum Hangisini istersin diye bir soru sordum, Anladı, hançerine bile kıyamıyordum, Ben de avuçlarına söküp kalbimi verdim. Sanmayın ki bu öykü burada sona erdi, Daha hiç anlatmadım.. Kapağını gösterdim. Bayram Mecit |