Son nokta...Hayallerimin taraçasında kırlangıç yuvaları var, Altında bin yıllık sükût, üstünde bin yıllık kar... Kâinat kadar yaşlı bu yalnızlık, Cehennem gibi sıcak, Gökteki burçların bronz duvarlarında Ünü soğrulur çığlığımın... Acısının yankısı dökülür üstüme, Kucak kucak... ... Gerçeğin aynasında zahiri bir görüntü gülümser, Ardında saklanmış ebabil kuşları, emre âmâde... Başımı vurdukça ruhumun istinat duvarına, Değişir gökyüzünün rengi, Şimşekler iner semâdan gürültüyle. Canımı yakar... Ne yağmur yıkar, Ne de yıkılır derdimin nirengi... ... Arzdan arşa her adımda, adını terennüm ederim, Beyaz da bir, siyah da bir, beterim buymuş derim... Alıp aşkın zülfikârını, Şah damarından, kessin boynumu sevgili. Ateşi ateşle söndürmeli, Kussun bütün zehrini, içindeki engerek... Tabibim, dermanım derdimde gizli, Yaramı deşmeye, bir vebalı el gerek... Erol URAZ 25.06.2012 Kırklareli |
üşenmeden terkar tekrar okuyorum ama yenisi de olsa hani yok demem:))
bilmem haberiniz var mı, yazmaktan çok okumayı severim de