Abes Tilki
Zamanla baki, sulbu haki
Bir nevi şahsına mahsus adam Rüzgârı üfürük, üfürüğü zarafet Fırtına ve boradan bir kıyafet Kendiyle sabahat, özrüyle kabahat Ahaliyi kereme tabiiyetten Hicranı çok, ne bile karnı tok Böyle durumda umut, en büyük işkence Dedi sayar, kodu sayar Büyür büyür… Akrebi yelkovan, yelkovanı akrepmiş Sürü olunca problemi yok Yeli tebaa ki, seli yıkar heba Kendisi sefahat olmayanın Sözüyle refahat (rahatta) olunmaz Dağ yelini yitirmiş Kaybı ikame olsun diye Tilki dağ başında yel vaziyeti almış Adam olunsa Tilki abesle olmayıp Belki işsiz kalacakmış Bu kadar çok özrü yaşamayacaktı. Yeli gitmiş dağ, selini bırakır Eylem akar, dağ yakar, bölge hep sakar Sokakta özür, dağda özür, bölgede özür Karada özürle, denizde özürle, havada özürle Özür erdemdir, demeyecekti. Özrün bir kellisi var, bir de fellisi Kellisi, inadına bile bile ladestir Tilkininki fellisi Doğan günün neye gebe oluşuyla abestir Adam, zannıyla abit, felaketiyle sabit Kemali vukuf Zamanı ecelden Ve lakin söylemler ölmez Söyleşenlerince faki Belletenleri saki Doldurup doldurup içerler; ta ki, Neden tüm ahkâmıyla tabiyeleri böyle? Taş mı başınızı yarmıştır? Başınız mı yarılmıştır? Biz hep başımızı yardığımıza demle Kendi kendimizi adam olmazı zemle Hiç müdanayı yar olmadık İçsin eninin dahi kırık kafasını şakakla dolmadık Aynı şeyleri yapıp farklı sonucu beklerken Yeniye hasret yüze, gün; dünü eklerlerken Biz onu anlamadığıyız; ezberden teklerlerken Adam olmak erdemdir Adam oldukça erdemli olursunuz Erdemli oldukça adam olursunuz Erdem kendinizi aşmaktır Adam olunamadığı için özürler vardır Bilmezliğin özrü olur mu? Patavatsızlığın ve kastın özrü vardır. Hani sosyal bir divane Kürkü giymekle olmuş civane Poz edip, toz edip gezer Girer divana, bakışlar düşer civana Civanın, pozu poz; tozu tozmuş… Lakin akil birinin de söylem kozu, kozmuş. Ahkâmı kesmeyle, akıldan esilmezmiş Meclise girişte, çalımı âlâdan Tebessüm ne ki, dahi sırtarmadı Bu hale akil, safahatı daimiyle söze başlar Söz, az biraz aklı olanı; haşlar Anladıksa saygıyla öne düşer başlar “Ey divane, gezersin civane! Ne şişersin adamım; pahaca kürküm kadarım” Der olmayı akil, söze getirmekten kaytarmadı Ve devamla: Post senden önceki sahibini de Hayvanlıktan kurtarmadı… Aç yanıyla tavuğu görenler Hep tok* yanıyla semirirler… 20.06.2012 Abit: tapınan Adam: burada insan anlamına kullanıldı Dedi sayar, kodu sayar: dedi kodu söyler… Fel: Görüngü[ deneyin konusu olan, duyularla algılanan fenomen]. Safra[bazen lazım olan bazen atılan ağırlık] Faki: alim, bilgin, imam veya imam yardımcısı için kullanılır söz. Kerem: soyluluk asalet, yardım eden, bağışçı, cömert Sabahat: yüzün güzelliği-burada kendi kendini güzel doğru haklı bulmak anlamına Sulb: döl, soy *Tok: kaba olurla bok |
Mis gibi olur..