Renkler Ve HayatSuyu dipsiz uçurumlara akıyorken Düşlemek yasaklı doğan bir bent Gecenin ortasına gölgeleri düşüren Ten kokusunun yokluğu gibi terk edilmiş bir semt Yürüyorum Saf bir ayna nasıl kırılırsa seyrine Ruhumu kör matlıkların cinayetinde Aşılmış dalgakıran gibi görüyorum Yenilgi bu olsa gerek Devrilen siyah beyaz piyano tuşlarının Notalarını toplamak devrim sancılarında Değişmiyor oysa ki hiçbir lisan Parmak uçları kesik piyanistler gibi Suskunluğa savrulan insanlar biliyorum Ki hep bir sonbahardır, sonbaharını anlatan sessizliklerde Çığlığa koşan göç yolları misali Geri dönen çocuklarla bulunmayı bekliyorum, Bekliyorum Dönmeyecekler biliyorum Gözyaşlarını öpen Martılarla konuşuyorum sadece Onlarda yoklar gökyüzüyle, Değişmeyen tek nakarat gibi Renkler ve hayat tekrar dirilecek, diliyorum Tanrıya yakarış Onurlu bir dilenme gibi görünüyor Ruhumu al Bin aşığa Bin sanatçıya Bin çocuğa geri ver mutlu hikâyelerini, diliyorum Ruhumu al Bin küslük Bir savaş Bin açlığa engel ol, diliyorum Birçok duadan daha anlamlı gelse de şafak suskularında Ruhum o kadar eder mi bilmiyorum Kimilerine göre bir odun bile olamam cehennemde Kimilerine göre hala tabiata anlatılan çokça mucizenin içinde Cahil bir yağmur damlasıyım Kibirle savunulur mu çöl ortasındaki seraplar Seraplar kaç yüzyıl yaşar çölünün alışılmış zehirli vaha kuyularında İçtikçe arınır mıyım bu yankılardan sorgulamıyorum Sadece Renkler ve hayat bedelsiz olmalıydı insana Çocuklara / bu korkularla ne kadar beslenir özgürlük bilmiyorum Bekliyorum Üzerimden geçecek bir zaman gibi Bekliyorum ... |