Hermione
Bir tepeye uzandı bir Arap
Ve yaktı hasret türküsünü, Dilinden inciler döküldü: Bir tek yaz kuşu Kederini duydu, Öyle bir iç çekti ki derinden Kırlangıçlar havalandı yerden. ’Söylendiği gibi içi dışı bir değilse Güzellik güzel değildir gözümde, Dehanın saltanat asası güneşsiz aysız Zirveye çıkar kendi çevresinde. Kendinde öyle bir topladı ki Hermione Toprağın ve denizin parlaklığını, Vadiler, adalar, bulutlar, ağaçlar Andırdı duruşunu, adımlarını. Ne ufak tefek takılar isterim, Ne saç lüleleri tutam tutam, Kesip alınmış o güzel başından, Bu sabah hor göremez Dağlar ve sisli ovalar Devasa portresini onun. Hepsi onu müjdeler, Onun kılığına girer, Hanendeleri şanının, Hepsinin esin perisi o kadın. ’Daha yükseğe sevgili kırlangıçlar! Ne dediğime aldırmayın Ah! bakmadan ne kadar güçlü olduğuna zayıfların Söyleyin, hepsi bu kadar mı? Ne derseniz inanırım, Sizi o Suriyeli sanırım. ’Her biri birbirine sıkıca geçen Onun soyundanım ben, Eski Basra’nın okullarında eğitim gören bendim, Bir münzevi gibi kasvetli kitaplar üstüne ant içtim, Mutlu bir damat olmak için ne zor bir durum! Ama bir dokunuşunla kurtuldum. Fırlattığında meteor bakışlarını, Dünyevi kaderden bahsettik, Her boyutunu ölçtük biçtik. ’Eskiden ayrıydım sizden, Artık aranızdayım ben, Sürüden ayrılan koyun uzak bir mesafeden Nasıl fark edilirse bir seyyah tarafından Bir kapı gibi dağın yüreğine açılan, Öyle çıkardın taşocağından kayaları Ve açtın önümdeki sarp yolları. ’Şimdi dolaşır tuhaf bir âlemde, Aldanmış ve lanetli bir halde, Beni teselli eder benim soyumdan gelen, Kan kardeşimdir güney rüzgârı, Mis kokulu korulardan geçerek gelir, Sıcak iklimlerden çeşni getirir, Ve parıltılı her açıklık, Kuytu bir alacakaranlık, Açığa çıkarır şeklini. Orman yolundan saptı, Gün geldi meydana çıktı. Otururken kıyısında akarsuyun Ve seyrederken solduğunu günışığının Geçiverdi içinden dalgaların. ’Nehirler, güller, yalçın kayalar, kuşlar, Ayaz, güneş ve kadim gece İsterim ki bana el versin, Ve avuntular vaat etsin. “Cesaret! biz müttefikiniz, Hep sende aklımız fikrimiz,— Zinciri türlerin, Uzak silsilelerin; Senin yaptığını yapmalı o, İradesi üzre var olmalı o, Rüzgârlarla, akarsularla, Güneşli şenlikleriyle sonbaharın, Ezgilerle, ve düşüncesiyle ezgilerin Sarmaş dolaş bir halde Kavuşacaksınız birbirinize. Takip etme hiç uçup giden ayak izlerini, Çıkar karşına bir gün o gösterir kendini. |