TUTSAK
seni istiyorum ve biliyorum
asal koynuma almayacağım sen o aydın ve pırıl pırıl gökyüzüsün ben bu kafeste bir tutsağım kara ve soğuk parmaklıklar ardından gözlerim hasretle bakıyor yüzüne doğru bir elin uzanışını düşlüyorum, diye ansızın ben de uçayım sana doğru boş bulunan bir anda düşlüyorum bu sessiz hapishaneden uçayım gülerek gardiyan adamın gözüne yanında yaşama yeniden başlayayım düşlüyorum ancak bilirim asla bu kafesten kurtulma gücüm kalmamış gardiyan istese bile kanatlanıp uçmaya soluğum kalmamış parmaklıklar ardında her sabah bir çocuğun bakışı güler bana doğru sevinç şarkılarına başladığımda dudağı öpücükle gelir bana doğru şayet bir gün, ey gökyüzü kanatlanırsam bu sessiz evden ağlayan çocuğa nasıl söylerim tutsak bir kuşum vazgeç benden bir mumum canımın yalazıyla harabeleri aydınlatırım sönüklüğü seçersem eğer bir yuvayı yıkıp dağıtırım |