AKBABA
tepemde bir akbaba
hırsla ölmemi bekliyor ben ise düşünüyorum nasıl bir tuzak kurayım ki bana yaklaşsın da onu vurayım soluk almak için oturmaya kalksam işte yıkıldı diye saldırıyor yüzüme onu vurmak için anlayınca fırsat beklediğimi hızla dönüyor gökyüzüne kuşaktan kuşağa onca insanlar öldü yem olarak, şu ihtiyar akbabaya deneyimlerim sesleniyor ki bitimindeyiz zamanın yaklaşan bir sonu var ya senin, ya ihtiyar akbabanın bu cadı, bu kocamış leş yiyenin yazgısı, sana bağlı başaramazsan eğer sıran geldi demektir tepemde bir akbaba hırsla bekliyor ölmemi vay eğer fırsatı ben kaçırırsam dökülüyor suskunluğuna akşamın ezanın ayak sesleri kent akşamının hayalinde yanıyor altın ormanları düşlerin ve odamın suskunluğunda cuma akşamıyla uğraşıyor ezanın ayak sesleri benim elimde kitap cuma akşamı sessiz kopuk kopuk geliyor kulağıma, ezan kime söylüyor ne diyor kent uğraşıyor Cuma akşamıyla ve o garip ses yalın bir köylü gibi yitiyor kentin çağıltısında ben yine kitap okuyorum |