Kanalizasyon
tanbul’da İstanbul’u düşündüm Galata kulesinde
Eminönü balıkçıları önünde Hangi yana dönsem tufanı gördüm her bir insanın yüzünde Akbabalar gibi leşi ganimet edip tükenircesine tüketiyorlar Seyyarı, dilencisi, eşrafı hepsi merdiven altı, kalmamış ne aslı ne de astarı Fatih’in Gemileri karadan yürüterek ilhak ettiği İstanbul, birbirine bindirmeli Galata köprüsü yaya geçişi, dilenci ödemeli Sultanahmette sultan’ın sultasını arayan ecnebiler,ölümsüzlüğün peşindeler Gülhane parkı içinde, kimi iş peşinde kimi dişi Farkında değil kimse, ne bi simitçi ne bi özel bekçi Nazımın ceviz ağacı, geçmişi gibi şimdi de hala saklı Beylerbeyi yalıboyu boğaz boyu içinde insan soyu Dipten akar, aşağıdan yukarıya marmaranın suyu İçine girer yakamozların göz kamaştırıcı ışığı Ümraniye boylu boyu gecekondu dolu içinde insan soyu İçine çekilmiş kaçak devlet elektriği göz karartır ele verince yakayı Beyoğlu’nda istiklal caddesi tıpkı bi kanalizasyon borusu, yekpare camekândan Kutsal *ok böcekleri, bu kanalizasyonun simgesi olmuş, her gün doğuyorlar doğan güne Sahipsiz sokak çalgıcılarının bi günde topladığı para önünde durduğu mekânların içindeki insanların içtiği bi kahveyse, orası bi kanalizasyondur Geceden kalmış bi sokak kadını kutsal kilisenin önünde gidebileceği tek yer dün gece üstünden geçildiği üstüne işediği yerse, orası kanalizasyondur Ellenen ile elleyenin birbirini yok saydığı bi yer, ancak kanalizasyondur İçinde para yüzen kale, şato, saray yavrusu kasr; dışında duvarın dibinde karton üstünde yatan yalnız bi aşağıya tırmanan gerçek bi kanalizasyon Nazımın dediği gibi koparmış ipini elbet, yalnız eski kayıklar gibi değil Yaşam kordonunu koparmış bi cenin gibi yüzer, Avrasya’nın rahminde İstanbul !! Erdem Uçan./ 25.05.12 |