seyfi , oku bunu yorgi emmiye,kulağına bağırarak,belki güler gözleriurum eli’nde kayaköy’de ayağıma dolaştı bir perde dalı ucu kadife yamalı kesik sevdalara ağlar gibi çeşme yunağında ıslanmış kim bilir hangi yasak aşklara açılmış ve acele sürgünlerin ardından son defa kapanmış bir dükkân ki semerci yorgi’nin yeri yapışmış duvarlarına at kişnemeleri çatısız evlere yakışmıyor sokaklar musalla taşları bile ayaksız acep; zamanın donuşu böyle mi pınar;terk etmiş oluğunu dipten akıyor artık utanan sızı gibi muhtaç kalmış tek bulgur tanesine tarla kuşları çığırtkan suya yazılmış hatıralar neden kardeş olamaz ki insan yerin dibine girmiş kaya üstü mezarları kabartma krallar bile taçsız nasıl temizlenir bu ayıp söyleyin çıralar’ı sönük şehirlerde yaşayan o devrin sultanları kayalardan yapılan köy düşlerimde döktüğüm elmas oluyor gözlerimden beni sayma ülkemden ufku boyamadığım geceler yapıyorum seni yeniden kasım |
Eşya yapılanlardan utanmış girmiş toprağa.
İnsanlık nasibini almamış hala..
Tebrik ederim saygılarımla.