adım adım adımladım
altıncı gün
zamanın sakat ayağı bize aksayarak yaklaştı karnaval gözlü bir bekleyiş ve her gece içimizde çimlenen, çiğlenen o gerçek anlam ideali bile aştı “sabah şarkısı” ağaçların arasında şiirden bir orkestra kök ses son ses her ses sen ve dokusuz plastik kadınlar inadına yeşil geçişlerde trombon şef tagore dilime senden bin anlam vurur şehrin seceresi yuvarlak bir geçite açılır az ötende kumsal oradan bana deniz kabukları değil kurumuş ama cesur balık iskeletleri sal şehrim kaldığım her yer burasıdır aslında, salıdır senden bana yönelen gerçek dinozor bilgeliği dokuz çukur kazdım, topraksıdır carpe diem geğiriyor yarınlarla varlık ve bizden başka herkes mim sanatçısı acılarıyla varlar oynuyorlar aşksızı üzülme tüysüz bir robin hood çıkıp ortaya benden çalıp verebilir mi ki seni onlara korkma ve bil ki bunca kasap lop lop et koku ve söz yığını arasında hissetmek nasıl da güzel kemiklerini mç-fhrn-jir |
zekana, bilgine ve bunu yansıtan kalemine hayranlığımla...
iyi ki varsın jir !