" yaşamaktan vazgeçiren gözlerine yemin olsun ki "Şımarık güvercinler fısıldadı kulağıma, yine hüzün Yaralarımdan öperek düşürdüler kanatlarını Bir zemheri kokusu yaladı saçlarımı Oysa ben hiç bir mevsime bu kadar borçlu kalmamıştım Paramparça ettim bildiğim bütün tebessümlerini Aşk, simsiyah saçlarından çamurlar akıtıyordu Ölümlü sevdaların her can çekişinde Kıymet bilmeyen bakışlarının Harem-i ismetine iki büklüm süzülür göz yaşlarım Ağladığımın farkına varmadan ıslatırım yağmurları Ve bir yalnızlık serperim dağ yamaçlarına Senin kokun bile yoktur Rüzgara emanet edecek kadar Özge masal sıcaklığında üşürüm uykulardayken sen Düşlerine hüzünlerden not bıraktım yüreğine süresin diye Gece yarıları somurtkan naralar eşliğinde Pazarlıksız geldi, yine hüzün Çalıntı umutların sokularak koynuna Acıyı çok sevdi daha bıyığı terlemeyen bu gönül Yorgun bir mevsimin sarılarak bacağına Gökyüzünden güneşi kazıyarak öpmek vardı alnından Ama ben, Oyuncaksız çocuklar gibi sensizdim Bilmiyorum şimdi Günahlarımı da sever misin şeytanı kıskanmadan ? Gözyaşlarımı sürgün ettiğin bir yağmur ülkesinde ağlıyorum artık ben Yalancı baharlara sırnaşarak Ve boğularak kasavet dolu kadehlerde Yine hüzün, Yine, sitem uğurluyorum sırtına hasret örttüğüm güvercinlerle Kanım hala sıcak Ve gümüş sırmalı yanağını okşuyor Yaşamaktan vazgeçiren gözlerine yemin olsun ki --- aras--- |
Gözyaşlarımı sürgün ettiğin bir yağmur ülkesinde ağlıyorum artık ben
Yalancı baharlara sırnaşarak
Ve boğularak kasavet dolu kadehlerde
ben seslensem bundan ötesini söylemezdim
ziyadesiyle yüreğimizin sesidir
gönlün dert görmesin