At
At konuşmadan çıkar yollara
Eğersiz çıplaktır bir payitahtın ıssız sokaklarından sabaha karşı bir ılgarla geçer Açılir sular ve deniz koşar yalnızca kendinin bildiği ülkeye doğru Ardında kıvılcım tarlaları bırakır Ayaklarında mermere çarpan demirler bulunması bundandır Denizi bilir de bakmadan geçer At uysaldır parlak gönderine çekilir çocuklar ve gökkuşağı Kamçıdan dizginden gemden çekinmez Korkusundan değil utanmasından Bir çam hizasından geçer ormanı Yel burnunun narin kanatlarına bir ipek sezgisiyle dokunur. Ova Sonra kentler gelir durur bakar at Gözleri güzeldir gelecek gibi Sisli yaprakları demir kargıyla kuşatan askerler ve köpekleri yelesinin sularında boğulsun diye fırtınayı bekler Sonra çılgın dörtnala bir koşu başlar Nereye nereye? Belki Oramar Yakar kendi yazısının yapraklarını Sarı tanyerinin bulutlarından alnına durmadan yıldızlar kayar Ayağı sekili dağ köylerinden kaynağı bilinmez sulara doğru Bir resim değildir at ve sınırları tam çizilmemiştir Tökezler bir düşün yamaçlarında Kişneyerek bir çavlana dönüşür Bekler Oramarın ıssız dağları ve altın nadaslardan doğan çocuklar yeni bir at gelinceye kadar |