Şarap ve Kadın
Bir salkım üzüm ağladığında kanayan gözler…
Kör ve sağır bir kadeh, Kırmızı ve ağzında bir kadından kalma ruj. Sokulurken dudakların boynuma, Akşamdan kalma bir sabahın koynuna yatır beni. Ar damarımı çatlat, Utancını odanın en loş köşesine fırlat. Tanı ve ezberle tenimi, Bana cenneti anlat… İki kaşımın arasından vur beni nefesinle. Yüzüme vur yalnızlığımı, Yüzüm düşsün, yüzün yüzünden. Sonra da yüzün, yüzümden… Şarap şişesini savur duvara! Camdan önce duvarın kalbini kır. Bir parçayı alıp sapla şah damarıma, Üzülen üzümün yaşıyla yarıştır damarımın akışını. Sonra yakıştır kanımı duvara, Karıştır ruhunu ruhuma, Eğil ve öp en acıyan yerimden, Dudaklarını kalbime daya… Kadın! Ne kadar şarapsın, şarap aynı sen… Dudakların kadar kırmızı, Ve bakışın bir damla şarap kadar döndürebilir dünyamı. Şarap ne kadar benziyor sana. Anlatsam anlayabilir misin beni, Ya da bir kadeh şarap avutabilir mi? İçimde büyüyen sensizliğimi… Ezgin KILIÇ |