Okuduğunuz şiir 25.5.2012 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
n e . m
Kırlangıç Sesleri
Dübek kokusu geliyor bir yerlerden Ve kırlangıç sesleri
Sene bilmem kaç Saat hep aynı, dünya misali işte Öylesine bir yarış Sahi, yelkovan mı önde gider Yoksa akrep mi İllâ ki birisinden biri bir adım önde ama hangisi
O ne bilsin ki
İşi gücü limon ağaçlı yolda kuş adımlarıyla kendi adımlarını saymak Boyun hâlâ iki karış be kadın, kim dedi ki aşık ol diye sana İki okka boylu bir adama o çocuk yaşta Söyle bana, zaten küçük kadınlar kuş değil midir ha
Ya sen, Aşk’ını nasıl tarif ettin Kırlangıç Kuşlarına
Biz bile bilemedik uçup uçup başımızın üstünde dönen Kuş sürülerinin en önde giden çavuşlarına Nasıl bağırdın, geçerken limon ağaçlarına... Ekşi limonlar dilimizi tırmıkladı, anlamadık Nasıl sağır oldu kulaklarımız, nasıl duymadı senin çığlıklarını
Şimdi kum mu düştü gözyaşı yuvalarına Nedir o sallanan bir o yana, bir bu yana İçi bebek dolu beşikten göğe yükselen agu sesleri de ne Kendine kurduğun salıncaktan mı düştün yoksa Kırlangıçlar mı uçup gitti mevsimin en güzel baharında
Sen ne bileceksin ki
Rukiye işte, deli kadın Talihi ve tarihi bile dübekte ezen Aynı cezvede pişiren Köpüğünü dökmeden eşine yetiştiren Bir türlü beğendiremeyen
İki hırkayı dört çocuğa giydiren Çorbasını kışın soğuğunda pişeren Sıcağın limonlu yoldan gayrı olmadığını
Ne bileceksin ki
Yine dübek kokusu geliyor bir yerlerden Talih ve tarih ezilmiş nasıl da belli Köpük köpük olmuş kahve Sene bilmem kaç Saat... Yelkovan önde, akrep!...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kırlangıç Sesleri şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kırlangıç Sesleri şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Bir yerlere kıvrılıp kaldı saatlerin zembereği İçimde ecinni tayfası Sökülmüş cinnet Ben beni vurmuşum Katlimi vacip bilmiş ötekim Kirli bir parşömene sarmış cansızloğomı Tekbir getiriyor kırlangıç gagaları Huşu içinde bir sala Gömüşler bir yarımı ağacın gövdesine Belki yeşillenirim
Sonsuz tebriğimle şaire Alımı bir şiir Güne yakışan
"Kırlangıç Sesleri" gerçek bir hayatın Şiiridir...
Rukiye bir hayattı Dört çocuk üşüyerek büyümüşlerdi ya hani Şiirde yazdığı gibi Elimdeki iki hırkayı dördüne yetiştirmeye çalışırdım derdi Rukiye Bir gün benim şiirimi yazsan, sana neler anlatırım dedi:
Anlattı...
Sadece bu kadarını yazabildim.
Gerisini Kırlangıçlardan dinleyin...
**
Teşekkür ederim Seçki Kuruluna ve Siz Sevgili Okurlarıma.
Sistem uyarıyordu. Uyarmadı mı? Yoksa ben mi görmedim? Neredeyse bu güzel şiiri kaçıracaktım. İnsanlar bir aşık olmakta bir de ölümde eşitler. Şiir görünümünde bir roman okudum sanki...
Sanat dediğin işte bu sana sesleniş Rukiye, Nasıl da dökmüş kelimelere notaları şair! Zaman kendini kaybetmiş gitmiş Rukiye, Akrep bile yolunu unutmuş zahir! Saygılarımla,
Kırlangıçların seslerini severim bana akşamın geldiğini hatırlatırlar ve baharı ve sonbaharı ve yazı ve uzakları ve yağmurları... Sevmek için bunca sebebim var açıkcası bu dediklerimi içeren bir şiir bekliyordum ama çok farklı çıktı ama olsun yinede güzeldi beğendim.. Şiirce
"Şimdi dübek kokusu geliyor bir yerlerden Talih ve tarih ezilmiş nasıl da belli. Köpük köpük olmuş kahve... Sene bilmem kaç Saat... Yelkovan önde, akrep!...
yok.
Peki ya Akrep...
Akrep nerde Rukiye ?"
...................
Bu Rukiye'lerden o kadar çok ki canım ülkemde... Betimlemeleriyle, içtenliğiyle su gibi akıcı bir yürek sesi... Okurken hazzettim efendim...
Şimdi dübek kokusu geliyor bir yerlerden Talih ve tarih ezilmiş nasıl da belli. Köpük köpük olmuş kahve... Sene bilmem kaç Saat... Yelkovan önde, akrep!...
yok.
Peki ya Akrep...
Akrep nerede Rukiye ?
Rukiye olmadığım aşikar, ancak yazılanların dört kadından üçünün yaşadığı bir gerçeklik olduğunu düşünürsek ve içimizden birinin hikayesi dersek bu yazınsala, o zaman benim de Rukiye'nin yerine cevap verme hakkım doğar sanırım sevgili şair.Akrep yaşamın içinde, oturduğumuz yerde, peşimizde, önümüzde,ardımızda, kısacası her yerde...ezilmiş kadının köylüsü, şehirlisi, okumuşu, okumamışı olmuyor ne yazık ki...öyle bir süreçten geçiyoruz ki, bir çoğumuz tarihi ve talihi bir dübekte dövüp duruyoruz...Kırlangıçlar uçup gitti mevsimin en güzel baharında Davidoff duyuyor musun? yorgunum, hem de çokkk...akrebin zehiri kanıma karışmış,çıkış yokkk,yokk...ağlattın beni şair, hem de hüngür hüngür ağlattın...demek ki gerçek şair olmak ve harika bir şiir yazabilmek yürek işiymiş, bunu bir kez daha sen kanıtladın bana...o güzel yüreğinden, altın kaleminden öpüyorum...hep şiirle kal sevgili dost...sevgimle...
"Şimdi dübek kokusu geliyor bir yerlerden Talih ve tarih ezilmiş nasıl da belli. Köpük köpük olmuş kahve... Sene bilmem kaç Saat... Yelkovan önde, akrep!...
yok.
Peki ya Akrep...
Akrep nerde Rukiye ?"
hayatın cebinde..:)
ah duygular köpük köpük tebriklerim hayata kattığınız sevgi düşün dolu erdemli eşsiz cümle güzelliklere iyi ki varsınız Davidoff dost..:) sevgim saygım selamlarımla..
Dübek kokusu geliyor bir yerlerden Ve kırlangıç sesleri
Sene bilmem kaç Saat hep aynı, dünya misali işte Öylesine bir yarış Sahi, yelkovan mı önde gider Yoksa akrep mi İllâki birisinden biri adım önde ama hangisi
O ne bilsin ki
İşi gücü limon ağaçlı yolda kuş adımlarıyla kendi adımlarını saymak Boyun hâlâ iki karış be kadın, kim dedi ki aşık ol diye sana İki okka boylu bir adama çocukken be kadın Söyle bana, zaten çocuklar kuş değil midir ha
Sen Aşk’ını nasıl tarif ettin ki Kırlangıç Kuşlarına Biz bilemedik ki uçup, uçup başımızın üstünde dönen Kuş sürülerinin önde giden çavuşlarının ne demek istediğini Ekşi limonların dilimizi tırmıkladığını bile anlamadık Nasıl duymadık senin çığlıklarını
Şimdi kum mu düştü gözyaşı yuvalarına Nedir o sallanan bir o yana, bir bu yana İçi bebek dolu beşikten, göğe yükselen agu sesleri ne Kendine kurduğun salıncaktan mı düştün yoksa Kırlangıçlar mı uçup gitti mevsimin en güzel baharında
Sen ne bileceksin ki
Rukiye işte, deli kadın. Talihi ve tarihi bile dübekte ezen, Aynı cezvede pişiren Köpüğünü dökmeden eşine yetiştiren Bir türlü beğendiremeyen
İki hırkayı dört çocuğa giydiren Çorbasını kışın soğunda pişeren Sıcağın limonlu yoldan gayrı olmadığını
Ne bileceksin ki
Şimdi dübek kokusu geliyor bir yerlerden Talih ve tarih ezilmiş nasıl da belli. Köpük köpük olmuş kahve... Sene bilmem kaç Saat... Yelkovan önde, akrep!...
konusuyla kurgusuyla oldukça hoş oldukça değişikti sayın şair...
bazı bölümleri çok beğendim
''Şimdi kum mu düştü gözyaşı yuvalarına Nedir o sallanan bir o yana, bir bu yana İçi bebek dolu beşikten, göğe yükselen agu sesleri ne Kendine kurduğun salıncaktan mı düştün yoksa Kırlangıçlar mı uçup gitti mevsimin en güzel baharında''
hayal dansı ve şiirsel telaffuz oldukça iyi . Fakat bazı yerlerde kopmalar oluşmuş ki o da konudan sebep zor konu.
örn;
''İki hırkayı dört çocuğa giydiren Çorbasını kışın soğunda pişeren Sıcağın limonlu yoldan gayrı olmadığını''
ilk iki dize çok çok iyi fakat son dize benim burada işim ne der gibi havada kalmış. elbette şairin bir düş ürünü olarak yer almış fakat bunu anlamak hayli zor... bu arada şiirde geçen ''dübek'' kelimesi DİBEK olmalı . baktım az önce dübek olarak da yazılmışı var ama bana göre doğrusu dibek olmalı . eğer havanın taş olanını ifade eden nesne ise...
ve konu olarak kurgulama olarak oldukça orijinal lerleyen şiir çok iyi bir finalle perde indirmiş...
''Şimdi dübek kokusu geliyor bir yerlerden Talih ve tarih ezilmiş nasıl da belli. Köpük köpük olmuş kahve... Sene bilmem kaç Saat... Yelkovan önde, akrep!...
yok.
Peki ya Akrep...
Akrep nerde Rukiye ?
( zaten soru elemanı var işarete gerek yok... nerede denmeden sadece Rukiye? olsa o zman tamamdı)
Güzel ve haklı yorumunuz için sağolun Sn. Akdeniz. Yunanistan göçmenleri sizin ve bizlerin dibek kahvesi diye bahsettikleri kahveye Dübek derler. Biraz konuşma dili olsun istedim için, bazı yerde bu dili kullandım. (Nerde, gibi. Yine de düzelttim :)
İçimde ecinni tayfası
Sökülmüş cinnet
Ben beni vurmuşum
Katlimi vacip bilmiş ötekim
Kirli bir parşömene sarmış cansızloğomı
Tekbir getiriyor kırlangıç gagaları
Huşu içinde bir sala
Gömüşler bir yarımı ağacın gövdesine
Belki yeşillenirim
Sonsuz tebriğimle şaire
Alımı bir şiir
Güne yakışan