Güneşin Kardeş Yüzü
Güneş öptü gözümü üç vakte sürme sürdü
İkisini atlattım seherim bin küsûrdu Ey toprağın kızı! Koca deryayı avuçlarına aldın Karanlık mahzene kapandın Süt beyaz gölgen duvarlara yansıdı Kehkeşanlardan yükseldi avâzın Gözlerin tunç bakarken sular ürperdi Kırık bir teknede yelken sallarken Mevlanâ’lı düşlere daldın Kâinatı mercek altında Tek damladan ibâret gördün Loş ışıklar gözünü kamaştırmadı Ta doğuştan toprağına sevdâlıydın Elinde tesbih,dilinde zikir ’Elle tutulamayan Gözle görülmeyene’yürüdün Kalın duvarlar içinde Şatoda buldun onu Asma köprülerinin kapı eşiği Ayağına kelepçeler bağladı Dubrovski’nin maça kızı oynuyor Üç perdelik düşlerini Sen pelerinle kız! Gork’iyi sığdırabilir misin dünyana? Dev bir aşığın düşüşüne şahit oldun Sazın kırıldı,mızrabın düştü elinden Meçhule doğru yürüyorsun Tek kelime kalsın dimağında Leyli! Camdaki siluetim bakıyor ölgün ölgün Dudağıma sadece acı tebessüm iner Bu mekân bu sessizilik çoğalıyor günbe gün Bu vesveseler ancak,göz çukurumda diner Son demini yaşıyor ufuksuz bu bedenim Gözlerim sabit bakar öyle çok ki nedenim Güneşin kardeş yüzüne sen baka dur! Tüm lâl olmuş kelimeler gökte semaha durdu Yüz görümlülüğü taktın gerdanına Kızgın lavlar içinde yatarken Toprak sustu,taş sustu Bülbül figân eyledi,baykuş üstüne kustu Küçük bir serçenin çıvıltısı kulağını tırmalıyor Ne olduğu belirsiz karartılar uçuşur Güneş yakar tenimi, gölgelik yer ararım Öylece kabre girer saçlarımı tararım Alnımdaki baharım, aramıza set çekti Azaba düştü evim, kızıla çaldı şehrim Duvağımı açmadı,gamı hicranı ekti Tüm yolları denedim,verilmedi ki mihrim Kulağımda rüzgârlar musikiye asıldı İşittiğin nağmeler Farjed’den son fasıldı Melahat Temur |
Öylece kabre girer saçlarımı tararım
Alnımdaki baharım, aramıza set çekti
Azaba düştü evim, kızıla çaldı şehrim
Duvağımı açmadı,gamı hicranı ekti
Tüm yolları denedim,verilmedi ki mihrim
Kulağımda rüzgârlar musikiye asıldı
İşittiğin nağmeler Farjed’den son fasıldı
Melahat Temur
Harika bir eser okudum kutlarım yüreyi saygılarımla