TENİMDE BİR BÖCEK
ruhun salyasındaki tuz kamaşma
zamanı yakan ekşiten yağan çiy gibi basan sıkıntı yüzümün çeyreğini sıvazladım ben kendi ruhumun mağarasına sürülen bir eczacıyım ben anneme cezayım, rahmini kanattım da çıktım gülleri yırtın, günleri çözün sarhoşum ey Tanrı’m! yakılmış güller gibi meczubum kızlar serserileri seviyor diyordu bir film suskun dudaklarımda uçuklar çıkıyor bu yüzden aşka bir çare düşünüyorum. üzgünüm çıkrıklarla kalbimi zaptedip kuyuya salıyorum geceleri karanlığın bildiği birşey var dünya uzunca bir süre ölmediğim bir yerdir dünya başka birşey, bir yabancı beni alın buradan yaşadığım için öldüğümü anlıyorum tenimde bir böcek ve beynimi kavanoza koymam lâzım |