Ağır Bavullar...Çok yavaşlattınız etin üzerinden geçiyor zaman eksik papuçlu kaldırımların arasında çürüttük her kuyuyu ve bir yanımız tütün oldu dudaklarında eridik... duvar duvar üzerine hep amortiler yakaladık şans tutmadı bizi tutunamadık dalınca nevruz karanlık ateşler yaktık mektepler önüne kayık kayık böldük suyu terini yırtmadan... tarçın kokuları arasında vururdu güneş saçlarıma düşerdi her çocuk gözümden kirpiklerimi parçalayana dek bakardım kirpiklerim kanayana kadar kanatırdım annemi sonra hiç birşey olmamış gibi suspus olur kent usul usul eve yollardı bizi nefesini tutmayı bilmeyen şiirler süsledi okul tahtalarını ayırt etmek zor değildi beni ayna da titrer görüntüm kendine bakmayı unutup, utanıp... hiç tanımadım şu dakikanın kundakçısını susup pasaklı ayaklarımı leğende yuvarlamayı tercih ettim oysa, şimdi sen olsan buradan çamur yerine gümüş akar mıydı anne ? 13/10/07 |
zira yorumlarım hep aynı tada mahkum...
susar dinler ve izlerim tesadüflerini şiirin... şiirlerin... sevinirimm...
(yorumsuz geçemedim 10.okuyuşumda)