Zeytin-u açlıkŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin.
Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, Ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için. Nazım HİKMET Adam; Gövermiş lokmaların Yüreğine vursun/ki Gıdımlık hayatın Ölü benizi dolsun Şiş damarlarına Zeytin-u açlık Terbiye eder Sen gibileri Eğer! Karaysa çocukların bahtı Yağmur ana tasla dağıtır Önceden verdiği üzümü Yağı çıkmış zeytini Somun karası Süt katığı Çanağı… Ve… Bükülmüş ellerin Nasırında geceler Yaşama salınacak Kuşlar çırpınır Sosyete zırvalarının Sümük attığı altın varaklı Havuzlarda… Açlık diye Diye/ Afrika/da bir yamyam Kabilesine saldırır Bir çiğnemlik et İçin… Gözü dönmüş duraklarda Bin sefil aç taklidi yapar Ya/da öyle sanıldığından Ölür yalan deryasında Bilirim/ki yurdumun insanı nefesini zor yetirir Açlıktan kokan bedeniyle ay sonlarına… Tüm keşkeler ve söz vermiş hikâyelere |