BİR DE...
İlk kez mi boş pilav tenceresi?
İlk kez mi kapalı evimin penceresi? Korkma ölmedim. Sadece dışarı çıktıydım. Kırk yılda bir ben de hayattan bıktıydım. Laf aramızda… Oralarda mısın diye sana baktıydım. Sanki hiç mi ekmeği tuza banmadık. Bakma şehir çocuğu olduğuma, Biz de biliriz sıcağı soğuğu Sanki hiç mi köprü altlarında donmadık? Hiç mi ateş görmedik? Hiç mi yanmadık? Ne rokfor peyniri, ne de şampanya Bir sen, bir ben, biraz da yeşil soğan. Dert değil olsa da yağsız, bulgur aşımız. Biraz lor, birkaç tane de varsa lavaşımız, Hani çok bir şey değil…Azıcık aşımız, ağrısız başımız İstemem baş ucumuzda çalsın keman, tambur. ‘’Şükür ‘’ derim sırtımda olsa da nice kambur. Neyime yetmez kamıştan çoban kavalı? Üfleyince dağlar taşlar ses verir. Sen de yanımdaysan, var mı benden havalı? Ne işim var Florida sahillerinde? Orkidelerle zambaklarla da işim olmaz. Yaylalarımda varken nergisler. O nergisler ki nice sırlar gizler. Bir sen, bir ben… Bir de titremese dizler.. Tıkılamam öyle dört duvar arasına Serilmeliyim sere serpe çayıra çimene. Aşık desinler… Varsın dalga geçsinler. Hoş, aşk da değil ya…Yine de kime ne? Yok , yok kaçmayacağım bu sefer Fizan’a, Yemen’e Her şey normal ya...Nedir peki bu sıkıntı? Neden bu hârâbat, bu acayip yıkıntı? Aynaya bakınca gördüğüm döküntü… Ahhh çiçeklerim … Ne olur bu kadar çabuk ölmeseler. Her şey iyi olacak, bir de üzerimize gülmeseler. |