dedik migümüş tarlada zümrüt taşı dileğimizin yaprakları çaput duyargalarından koptu yine karıncalar savrulan nisanların kızıl saçları hangi ormanın özgür rotasına ardıç ol dendiğinde evrene dedik mi onları ve umudu yarat diye kahveli gözlerin aynasından sızan yedi deniz mavi büyü martı kanatlarıyla süzülürken sığırcıkların ülkesine gelincik bir sonsuz kırın ıtırından doğarak yüreklere sıra dağlar aşan görü bakışlarınızın amentüsünü biz çalmadık ki çocuklar kelebeklerin terk ettiği kozalarda ipeksi nakaratlar örüyor dudaklarına güncenin kubbesinden kovulan sezi tenine yağmurlar giyinen kentte aşkın melodisini fısıldayan balçık kırmızı elmanın sarhoş çekirdeğine yuvalanmış iki kurtçuk kadar masumdular şeytanın havarilerini arıyorken beyinlerin labirentinde yerel engizisyonun infaz memurları demir trabzanların saçağına uyuyor masumiyetin kerpiç evi günahın anatomisi kuyu dokun en mahrem hücreme sen yinede neşterlerin çelik gölgesinde suskuların kundakladığı her çığlık imkansızın karanlığına büyüyen can suyu |
yedi deniz mavi büyü
.
çok güzel şiir kutlarım