nefretsiz bir dünya için
düşmeye yakın; yağan kar ise
avuçlarımda eriyor insan kiri nefretin manzarası soluyor yaşamla kalım arasında var oluş kan tarlalarında suluyorum bedenimi koş oğlum koş diyorum sende cepheye daha iki yaşındasın henüz anlamını bilmediğim kelimeler _bak baba terörist! üzgünüm evlat sana barıştan oyunçak veremedim. büyükler katlederken neslini sen ağla oğlum ananın yüreğinde katlettiğin rüyandı henüz taşrasında gül açmamış düşerken toprağına tomurcuğum... zılgıt yemiş ay bedenim. oturmuşsun bakıyorsun gözlerime farkındasın hangi cephenin karı idi bu erimeyen seni bir köşede ağlatan annenin yüreğini sızlatan hangi merminin kanunuydu insafsız hangi kralın fermanı böylesine yangın yerine döndüren imansız anlıyorumki kırdığın oyuncakların tabancan makinelı tüfeğin ben ağlıyorum oğlum gençeçik toprağa düşen evlatlarıma sende ağla sana veremediğim kinsiz, nefretsiz bir dünya için. |