)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(-)(-)(-421-)(-)(-)(
*************************************************************************
Ağlıyor Üç günlük dünyanın derdine düşmüş Halsiz kalmış duramamış ağlıyor Saçları dökülmüş bel kamburlaşmış Sebep nedir soramamış ağlıyor Hep güvenmiş oğlu ile kızına Ayak basmış doksanına yüzüne Gaflet perdesini çekmiş gözüne Gerçekleri görememiş ağlıyor Nerde akşam olmuş orada yatmış Bin türlü çileyi sineye katmış Gençliğini yoksullukla tüketmiş Mesken tutup kuramamış ağlıyor Pervani biter mi bu cevr ü cefa Bu dünya kimseye eylemez vefa Çok tabibe gitmiş olmamış şifa Yara derin saramamış ağlıyor ******************* Aşık Pervani ******************* 1931 yılında Yusufeli’nin Okar (şimdiki adı Havuzlu) köyünde doğdu. Asıl adı İsmail Çelik’tir. Aşık İkrari’nin (1844-1904) torunu olan Aşık Pervani aşıklık geleneğini küçük yaşlardan itibaren öğrenmeye başladı. 19 yaşlarında çift sürmeye gittiği tarlada uyuyakalıp rüyasında erenlerin elinden bade içerek aşık olduğu Nazlıhan adlı kızı gördü. Bu olaydan sonra Pervani’nin aşıklığı kısa zamanda köyünde ve yörede duyuldu. Kenan ilinde olduğunu gördüğü hiçbir zaman kavuşamayacak olduğu Nazlıhan için söylediği şiirler dilden dile yayıldı. Köyünden Ahmet Usta adlı birinin yaptığı ilk bağlamayla türkü söylemeye başladı. Daha sonra 3 yıl kadar Anadolu’nun çeşitli yerlerinde dolaştı. 1954 yılında askerden döndükten sonra köyünde evlenen Aşık Pervani, önce Sarıkamış’ta, daha sonra Eskişehir’e yerleşip fırıncılık yaptı. Şiirleri çeşitli gazete, dergi ve araştırmada yer alan Aşık Pervani, Anadolu’yu dolaştığı yıllarda Davut Sulari, Ümmani, Güllühan, Çobanoğlu, Reyhani gibi birçok aşıkla karşılaştı. Bazı türkülerinden bir kaset hazırlayan Aşık Pervani’nin şiirlerinin bir bölümü Taner Artvinli tarafından »Yusufelili Aşık Pervani, Hayatı-Şiirleri-Karşılaşmaları« (2001) adıyla kitap olarak yayımlandı. ************************************************************************* )(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(-)(-)(-421-)(-)(-)( Bir adam gördüm gözleri yaşlı Sevdiğini görememiş ağlıyor Hiç durmadan yumrukluyor döşünü İkrar bile verememiş ağlıyor Alnında çizgiler,saçlar ağarmış Üstüne durmadan çile yağarmış O sevdiği Dünyalara değermiş Bir defacık saramamış ağlıyor Sevgilinin aklı gelince dile Anında beynini sarıyor çile Perişanmış onun hayali bile Bir gün sefa sürememiş ağlıyor Soruyor kendine durmadan niye Hala ümit eder sevdadır buya Bir zamanlar beni sevmişti diye Yıllar yılı aramamış ağlıyor Anlatınca alırlarmış alaya Cevap verip bulaşmıyor belaya Gurbet elden gözde tüten sılaya Yeter deyip varamamış ağlıyor Yoldaşıdır onun seher yelleri O gibi iniler sazın telleri Sevda bahçesinde açan gülleri Koklayıpta derememiş ağlıyor Lüzumsuza döktü böyle içini Sevda del’eyledi böyle kaçını Yatırıp dizine yarin saçını Elleriyle örememiş ağlıyor Sadık Dağdeviren Aşık Lüzumsuz |
Sevda del’eyledi böyle kaçını
Yatırıp dizine yarin saçını
Elleriyle örememiş ağlıyor
ellerine yüreğine sağlık üstadım,zevk veriyorsun
selam ve saygılarımla