YARAMAZ ÇOCUKTU ZAMAN
Yaramaz bir çocuktu zaman
Mekan yer durum değişti Gök maviden turkuaza her renk Mevsimler geçti bir bir Ağaçlar dikildi Köklerinden söküldü bazen Rüzgar dağıttı saçları Ateş savurdu külleri Prangalarla tutturulmak istenen anlar Gün bitmez denilen, geçmeyen dakikalar Ve yaramazca geçen sadece zaman Zamanın en yaramazı Düz yolda, en küçük taşa takılırken Kanarken dizleri Sargısını aradı, saracak el Kendi sardı hep çaputlardan Kabuk bağladı, döküldü tek tek O çok küçüktü Büyüdü Ödünç bir avuç mavi istedi göklerden Azıcık güneş yetecek Düştü yollara, aştı dağları Yaramazdı Kuyunun başında durdu Ayın soğuk şavkı yansıyordu Sevdi bilinmez neden Aşktı adı Almak istedi, çıkarmak oradan Ve gitmek mavi diyarlara birlikte Isınmak, doymak, hissetmek Bağladı kovaya ipini, saldı Yetmedi! Uzattı, düğümler bağladı Olmadı Eğildi, başı ağır geldi gövdeden Düştü! Gün doğdu Ay aldı şavkını kuyudan O kaldı orada Yaramazlığın sonu, olacağı buydu Kanayan dizler değil artık, yürek Birde en dipte kaldı soluksuz Öldü, ölecek |
sizse yaraları sarılmayan zamandan bahsetmişsiniz şiirinizde.
Öyle ya madalyonun iki yönü vardır ve ikinci yönünü göstermek her zaman şairin işidir,
tebrik ediyorum, beğeni ile okudum şiirinizi.
Saygılar.