AKASYALAR KÜSERKEN...Kalemimim küs hala mürekkeple Sayfalarımda binlerce soru işareti. Hayatın yüklemi en başta Özne cansız,zamirde kan(!) Başımı vursam taşlara, Gider mi? bu buhran... Anne nedendir? Nedendir? Emeklemeden, Hayata altı adım geriden başlamak. Nedendir? Hasreti ranzama, Vuslatı mahşere saklamak... Allah’ım. Sorular soru içinde, Sus pus olmuş; Aynadaki ben İnanır mısın Anneciğim? Oğlun... hiç ağlamadı desem... Avluda; Büyüttüğüm mor menekşeleri, Saramadım ak kundaklara. Ve devşiremedim, Sivas akşamlarına. Yalnızlığımla ısıttığım ellerimin Buğusuna hasretini yazdım. Sonra sana... Yüzümün coğrafyasından Tebessüm provaları yollayacaktım Olmadı anne... Olmadı işte, Gülemedim ki yine... Al bu hatıramdır. Al, umudumla sevişen, Göz yaşlarımı yolluyorum sana... Kırk dört plakalı bir şehrin Altı adımlık voltasından Arta kalan adımlarımı yolluyorum. Suçumu bilmesem de Suçsuzluğumun mertliğini yolluyorum. Bırak! Kızılırmak karışsın hüzünlü akşamlara Ben hala küskün Ben hala kırgınım hayata... Anne; Eğme başını ne olur Eğme bu kadar. Hicran hiç kimseye yakışmadı Sana yakıştığı kadar... Anne isteme... Uçurtmasını görünce özgürlüğün. Gözlerimi maviler çaldı. Neylersin ki Kanadına takılmadı kollarım. Kollarımda iki baston eşlik etmekte Bir ben hariç herkes o raksı seyretmekte. Anne okşama, okşama saçlarımı .. Saçlarımı kırağılar aldı. Oysa sana, Yüreğimin yanardağından lavlar sunacaktım. Oysa sana, Evladın olmanın mutluluğunu tattıracaktım. Oysa sana Sivas dağlarından nergisler toplayacaktım. Olmadı işte yapamadım. Kapında bir "Küskün Akasya" Cebinde acıların tohumu. Kızma ne olur hiç yazmadım diye Oysa sana, Hasret kokan mektuplar yazacaktım Tırnaklarım kelepçede emanet kaldı... Kırk dört plakalı, Bir şehirde soluyordu yarınlarım, Dirhem dirhem eriyordum. Sen bakma başımın dikliğine İçten içe çürüyordum... Hani demiştim ya Cemrelerin düşme vakti saçlarımıza sehpalardan, Acısı kaldı yüreğimde yaşanmamış sevdalardan. Anne ölüm öldürülseydi eğer, Çeker miydim bu geçmişin elemini, Biliyor musun? Her gece düşümde, Dikilip durur karşıma Darağacında Ahmetin gözleri... İlk trene binmeliydim, Ve yenilmemeliydim, Cebimdeki son çay parasına... Rayların gıcırtısında yakmalıydım cıgaramı, Birde tutturmalıyım ki Sivas’ın Yollarını Gece vakti gelmeliydim kapına Soluk soluğa düşmeliydim. Üzmemeliyim kapıdaki tokmağı Anne...ne olur ne olmaz, Sen haber salda, Boşuna beklemesin , Beni akşam sefası... Engin Badem -acemişair- |
Büyüttüğüm mor menekşeleri,
Saramadım ak kundaklara.
......................................
Al bu hatıramdır.
Al ,umudumla sevişen,
Göz yaşlarımı yolluyorum sana.'
Çok hüzünlü,çok da değerli dizeler.Kutlarım şairi.