SERZENİŞİMDİİki el arasına sıkışmış bir başın, Hasret diye çatılmış kaşın, Ve otuzunu çoktan aşmış bir yaşın şiiridir. Cevapsız soruların; Ardına gizlenmiş bir zamandı, Ve ziyankar kıtlığında gecenin Himayesiz kalan tek bulutlardı. Bilen varsa söylesin, Sebebi neydi yangınların? Yitişi neden can ile cananların. Yangını söner mi aşkına meftun gönlümün? Benden başka kim koydu, Kavuşmak diye adını ölümün. Hangi bir zaman sonra, Biter bu susmalar. Hangi bir zaman söyle(!) Adını anacaktım oysa En gür sesimle... Karanlık bir çöl gecesinde, Kum fırtınasına aşina başım. Hep hüznüm oldu, Yalnızlığıma doğranan aşım. Hayli zaman olmuştu, Mihrabımda açmayalı iğde dalları. Hayli zaman olmuştu, Huzurunda kütük misali ağlamayalı... Kabuk tutmaz bir yaraydı bende aşkın, Koskoca kainatta bir ben miyim şaşkın? Usulca gelip geçme menzilimden, Titremelerim durmaz. Senin yokluğunda yar; Kimse yaramı sarmaz... Kaç yama vurdum sen yokken, Kanayan yürek yarama. Ve kaç hasreti sardım, Kül olmuş Anka kanadına. İnceden bir sızının sebebiydin belki de Belki de suskunluğumun tek sahibi... Hayli zaman olmuştu, Ruhumda kararalı envarım. Hayli zaman olmuştu. Kuruyalı gül dikili yanağım. Haydi kaldırdım ellerimi, Kaldırdım mavisi ziyasız göğe. Senin dudağından yüklemek isterdim Yağmuru her zerreye... Bu kaçıncı firarı, Kırık dökük hissiyatın. Bu kaçıncı sabahı, Sensiz geçen karanlığın... Dargınlığım bunun için işte geceye, Bunun için belki de Dalıp gitmelerim,ruhunun en derinine. Sevgili... Aşkına yazılmayan, Her şiire küstüm, Sonra; Seni anlatan her harfi; bin kere öptüm. Seni anlatmayan tüm mısralar yalan! Seni çizdiğim tek hecedir, Yürek tuvalimde varolan. Seni anmadan geçen her günün, Adı bende ziyan yar... Razıydım yaz gününde, Başıma yağsa da kar. Varsın gönül saraylarım yıkılsın, Kurusun iğde dallarında tomurcuk, Yine hançerlensin yedi kat sema Hüznü soyunsun yağmur. Bırak kalayım iki büklüm, Bırak; Nişanım olsun aşkından gelen ölüm... Törpülenmiş yollarımda izlerin, Ve kokunu savurmuş rüzgar. Hasretin diğer adı mı? yok oluş, Ya da visâl anının namı mı bu var oluş? Şimdi yanağıma damlalar sızar Ve aklıma sen gelince; sevgili Nazarımda bin gülizar açar... Seni seviyorum işte, Sen baharısın sol yanımın, Sen gözümün tek nuru, Sen hüznümün en berrak bulutusun. Boş ver; Kavrulan ben olayım yine, Yine incinen ben, Yok! Yok! sakın yanlış anlama Vuslat arzusuydu kaşımda hilale gerilen... Yoksa üzer miyim seni? Kıyar mıyım inci tüyüne? Bilmez misin ey sevgili, Kaç gece dua ettim, Dudağıma damlayan, Gül terin olsun istedim... Hicranı senden öğrendim, Firkati senden. Titreyip duruyordum, Sana şiir yazarken. Ayrılığı sen öğrettin bize, Yanmayı sen; kızıl nârada, Şimdi; Ardın sıra gölgelere. Dönüp dönüp bakmak ne acı, Hep hüzne davetiye, Sol yanında sancı. Sevgili... Gözyaşımdan yol yapsam sana, Dua dua dokusam hani, Hani koşarak geçsem geçilmezleri, Hani canımsın diye bir seslensem, Söylesene; Sırrımı taşır mı ukba? Ya da yine ben mi düşerim yalnızlıklara. Son sözü değil bu dilimin, Ve son akışı olmayacak. Sevdandan kavrulan terimin, Bu İki el arasına sıkışmış bir başın, Hasret diye çatılmış kaşın, Otuzunu çoktan aşmış bir yaşın şiiridir. Ve sevgiliye yanan bir yüreğin, Ahu figan serzenişidir... Engin Badem -acemişair- |