İçim sıkılıyor...
Sen..
Öyle güzel sarmışsın ki..
Öyle güzel kıstırıyorsun ki..
Başım dönüyor..
Nefessiz kalmanın hazzı..
Deli rüzgar...
Kokun..
Duman...
Dudakların..
Nefessiz kalmanın tadı..
Geceler...
Sonbahar yaprakları gibi..
Dudağından esen rüzgar..
Alımlı..
Al beni’li...
Susamışlık..
Açlık...
Ahh aşk...
Ahhh sevgilim..

Kar beyazı gerdanın...
Kırmızı şarap güzelliğin...
Birde o tadına doyulmaz..
Sarhoşluğun dibi..
Gözlerinden...
Çıkaralım sevgilim..
Gecenin karanlığını..
İçimizin paramparçalığını dikelim..
Gönlümüzün çeperlerine..
Dökelim beyaz çarşaflara...
Masum sevişmeleri...
Yalan edelim..
Gerçekleri..
Viraneliğinden dökülen bütün gelmişleri toplayalım bohçalarda..

Kaçırmayalım...
Düşmeyelim...
Koşmayalım..
Susmayalım...

Gecenin deminden sustukça biz sevgilim sus’a...
Her nakış işlenen şiirler tadında güzelleşecek güzlerden geçip yaz’lara çıkan her ışıkta sevda...
Öyle bir gergef’ki yüreğimiz öyle batacak her acı bize daha güzel motiflenecek... Derdine deva sevgilim..
Beni ateşe atmadan önce sor...
Beni ciğersiz beni yüreksiz bırakmadan ver hesabını...
Bir sevdiğim ki dünyalara değişmem...
Bir sevdiğim ki dünya beş para..
Yüreğine uyan yüreğime yaslan..
Ömrümün gül bahçesi...
Gönlümde açan kor ay...
Canımın sahibi...
Özlemler’le pişirdiğin gönlüm gönlünü doyurmak ister...
Uyan..
Koy elini kalbine..
Göreceksin..


Bülent Bayır