lekesiz zamanlar
biz eskiden
neşeli şarkılar söylerdik evimizin odalarında sobanın etrafını sarmış bir bardak tavşan kanı çayla dalardık radyo tiyatrolarında başka dünyalara pembe pembeydi yanaklarımız hayata o zamanlarda kaybetmemişti gözlerimiz masumiyetini sokaklarda daha bir tabak kuru fasulyenin yanına biraz bulgur pilavı babamın kocaman yumruk darbesiyle kırılıp acısını salmış kocaman bir kuru soğan belki bir de çoban salata ve bolca sevgi bulunurdu masamızda kardeşimle benim kendimize ait bir odamız olmasa da çocuk saflığı kadar güzeldi sabahlar koşarken okul yolunda üstelik daha dün kollarındaydık annemizin bir simit-bir gazoz sevincini toplardık ders aralarında bir yandan koştururken okul bahçesindeki çamların altında yeşildik biz de en az onlar kadar kaplamamıştı yüreğimizi beton duvarlar sanırdık ki hep iyiler kazanır aşkı hep iyiler bulurdu yılmadıkça ve inatla durdukça karşısında kötülerin filmlerde anlatılan masalların büyüsüne kapılmış o zamandan beri defalarca çaldı kapımı aşk defalarca açtım duraksamadan ve şimdi sorgu sual etmeden yine giriyor kanıma ...girme vuracaksan eğer bir daha! lekesiz zamanlardaki çocuğun aşka inanan deli yüreği hâlâ çarpıyor bende…incitme atilla güler |
"sanırdık ki
hep iyiler kazanır
aşkı hep iyiler bulurdu
yılmadıkça ve inatla durdukça karşısında kötülerin
filmlerde anlatılan masalların büyüsüne kapılmış
o zamandan beri
defalarca çaldı kapımı aşk
defalarca açtım duraksamadan
ve şimdi sorgu sual etmeden
yine giriyor kanıma
...girme
vuracaksan eğer bir daha!
lekesiz zamanlardaki çocuğun aşka inanan deli yüreği
hâlâ çarpıyor bende…incitme"
"İncinmek" ne kadar saf bir sözcüktür. Kaleminize, yüreğinize, çocuğunuza sağlık...