KIRGIN ÇAĞRI
I ( Kırgın )
Gözlerin öyle sessiz öyle güzel bakardı, Ve gittin, saçlarımı beyaz yağmurlar sardı. Ellerim usul usul kayarken avucundan, Dirhem dirhem yaş aktı gözlerimin ucundan. Şimdi hayat kırılgan, bıraktığın aşk kadar, Ruhum yalnızlığımla artık iki kafadar. İsyana yüz tutuyor; varlığım, içim dışım, Gidişinle değişti, kainata bakışım. Yalnız solan nergisler bil ki adaşım oldu, Şeyda olmuş bülbüller tek arkadaşım oldu. Dolandı yüreğime keder yüklenmiş sisler, Gözlerimden dökülür inci inci akisler. Yönü belli olmayan bir fırtına gibiyim, Yakılmadan dağılan renksiz kına gibiyim. Aşkın bir kitap gibi okunuyor içime, Bıraktığın anılar dokunuyor içime. Gönlüm hayat yolunda aşk ağına dolaştı, Kendime kırgınlığım Kafdağı’na ulaştı. Gözlerinle doluydu, her an andığım hayat, Oysa ki bir yalanmış, masal sandığım hayat. Sarıyor bedenimi benle olan her anın, Hala içimde derttir anlamadığım yanın. Öyle bir yerdeyim ki hayat bana çok uzak, Yokluğunda yaşamım sanki kurulmuş tuzak. Ne bir konuşanım var ne konuştuğum insan Tanımadım bilesin gönlünden başka lisan. Birer birer dökülür dudağımdan türküler, Bu muzdarip halimi gören her canlı güler. Bastonlara yük oldu dizimdeki dermanım, Izdıraba dönüştü yaşadığım her anım. Yılların erittiği dudağımın rengi yok, Yaşadığım acının kainatta dengi yok. Erkenden yaşıyorken aşkın alametini, Sonradan anlarmışsın her şeyin kıymetini. II ( Çağrı ) Derinden bir acıyı tatma boyutundayım, Desem ki tut elimden desem ki üşüyorum. Kaşlarımı dünyaya çatma boyutundayım, Desem ki içimdeki boşluğa düşüyorum. Desem ki yokluğunda azapta, kederdeyim, Desem ki şimdi çık gel bıraktığın yerdeyim. |