SİHİRBAZ
Bitmeyen gecenin bir vaktinde,
Evrenin sınırsızlığından gelen Kozmik çığlıkları dinliyorum Var oluşla yok oluş arasındaki çizgide… Bir sihirbaz beliriyor Karanlığın derinliklerinden… Belki de Geçmiş zamana ait bir yaşam kesitinden çıkagelmişti. Üzerinde, cehennem ateşinden pelerini… Çıkarıyor sihirli sopasını, Pelerininin altından yavaşça, Önce güneşi söndürüyor, Sonra da Yıldızlara çeviriyor sihirli sopasını, Kayıyor birer birer sönen yıldızlar, Yıldızlar kayarken, Dilek tutamıyorum. Ardından, Durduruyor dünyanın dönüşünü, Zamanın geleceğe doğru akışı ile birlikte… Hafifçe yere eğiliyor sihirbaz, Ellerine alıyor bir avuç dolusu ölü toprağını, Mırıldanarak bir şeyler okuduğu toprağı, Üzerlerine serpmeden önce insanların, Kendilerini bir masal dünyasında bulacaklarını vaad ediyor Gözleri açıldığında! Ve derin uykuya dalıyor insanlar… Sihirbaz bir daha sallıyor sihirli sopasını, Uyuttuğu insanları uyandırmak için… Kimse uyanamıyor… Kükrüyor sihirbaz, Fırlatıyor sopasını, Gecenin karanlığına doğru…. Alev topuna dönüyor öfkesi, Alev topu, Yakıyor karanlığı, Yutuyor sihirbazı, Ve sihir bozuluyor… Ve işlemeye başlıyor zaman, Dönüyor dünya yeniden, Yıldızlar beliriyor gökte birer birer, Güneşin aydınlığında, Açıyor gözlerini uyuyan insanlar, Yaşam yeniden başlıyor, Evrenin değişen boyutunda…. |