Ölümün ayak sesleri…Farkın damısın? Her gün biraz daha ölüyorum. Biraz daha ürkerek dinliyorum ölümün ayak seslerini Ve biraz daha öldürüyor kahırların bende ki seni. Biliyorum ne ilk ti ne de son olacak yaşananlar Hayatın senaryosunu sen yazmadın biliyorum; Ama artık kendi senaryonu Yaz istiyorum… Hani derler ya; Her insan kendi sonu nu kendi hazırlarmış, Kendine yaptığını kimse yapamazmış. Ben istiyordum ki bizimde bir senaryomuz olsun Kendi yolumuzu biz çizmeyelim Yaşam bizim yaşamımız değil mi ki…! Her gün biraz daha ölüyorum Enseme yapışmış ölümün ayak seslerine Bir şarjör boşaltmak istiyorum Allah ne verdiyse Ve kafa tutmak istiyorum; Nedensiz, anlamsız bir de zamansız gelen yaprak dökümüne. Ama kurşun işlemiyor ki; Bir daha bir daha deniyorum Galiba nafile namazı kılmaya benziyor çabalarım… Hani elimde olsa yırtarım dağları Hallaç pamuğu gibi atarım üstüme/üstüme gelenleri Ama bırakmıyorsun ki Öldüreyim ölümün ayak seslerini…! Ve işte o an Nefesimin kısıldığını, Boğulduğumu hissediyorum. Tıpkı buz gibi gelen ölümün ayak sesleri gibi Ruhumun buz kesilişini seyrediyorum biliyor musun? Ve biliyor musun? Ben ölüyorum….!!! İbrahim ALTIKULAÇ “Senin Uğruna” |