)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(-)(-)(-395-)(-)(-)(
*************************************************************************
Olmayınca Her güzele a dost güzel diyemem Güzel neye yarar huy olmayınca Bundan başka gayrisini bilemem Güzel avlanamaz toy olmayınca Ne hoş olur yarı dizde sevmesi Cana şifa koynundaki meyvesi Gerdan kilididir ilik düğmesi Cana yakın olmaz muy olmayınca Meraki güzelden el aman dedik Şu güzel sevmeden çok tokat yedik Mecnun olduk Leyla için üstelik Düşer sahralara pay olmayınca ******************** Aşık Meraki ******************** 1925 yılında Artvin’in Tolgum (şimdiki adı Salkımlı) köyünde doğdu. Asıl adı, Yusuf Biber’dir. İlkokulu Artvin’de okudu. Küçük yaşlarda şiire ilgi duymaya ve aşıklık geleneğini öğrenmeye başladı. İlk şiirini 20 yaşlarında yazdı. Babası akordeon, annesi ise akordeon ve santur çaldığından müziğe yatkın bir ailede büyüdü. Kendisi de zamanla akordeon çalmayı öğrendi. İlk dönemde Yusuf, Coşkuni gibi mahlasları kullandı. Yaklaşık 40 yaşlarındayken Artvin Halk Eğitim Müdürlüğü tarafından çıkarılan » Çoruh« adlı dergide gördüğü Aşık Efkari’nin bir şiirine yazdığı benzek şiiri Efkari’ye yolladı. Bir süre sonra Efkari’den gelen mektupta önerilen Yanari mahlasını kullandı. Ancak sonraki yıllarda rüyasında gördüğü siyah cüppeli 2 adamın getirdiği bir mektuptan sonra Meraki mahlasını aldı. Özellikle Kuzeydoğu Anadolu aşıkları olmak üzere birçok aşıkla karşılaştı ve dostluk kurdu. Şiirlerinde hemen her konuyu işleyen Meraki’nin birçok eseri değişik gazete ve dergilerde yeraldı. Zaman zaman bazı okullardaki edebiyat derslerine de katılıp şiire ilişkin söyleşilerde bulundu. Bazı yarışma ve şenliklere de katılan Meraki, değişik ödüller aldı. Meraki, şiirlerinin bir bölümünü »Her Telden Bir Ses« (1963), »Kalpten Kaleme«, (1966), »Gönülaçar«, (1988) ve »Sonbahar Yağmurları«, (2005) adlı kitaplarda topladı. ************************************************************************* )(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(-)(-)(-395-)(-)(-)( Gel güzel seninle sohbet edelim Muhabbet olur mu çay olmayınca Kol kola girip te şöyle gidelim Hiç dengi olur mu boy olmayınca Sen bana,ben sana bakıp yanalım Sevda pınarından içip kanalım Meydana çıkınca coşup dönelim Bar, oyun olur mu toy olmayınca Sevdiğim söylesem ben ürke ürke Gerek var elbette yürekte berke Hani yaz gününde oturup parka Mehtap hoş olur mu ay olmayınca Sevilmeyen güzel hiç aranır mı aynaya bakmadan saç taranır mı Yar,bakan gözlerin hoş görünür mü O hilal kaşların yay olmayınca Sarı saçlarında dolanır ayla Soğuk su sesinde görünür yayla Sevdalı gönüller coşarmı böyle Usul usul çalan ney olmayınca Bülbülün çilesi güle ah-ı zâr Seven tüm yürekler olmasın bizar Ne söylersen söyle sevinir mi yâr Dilinde dolanan hây olmayınca Bende sevmem dostlar gülde gazeli Gönül bahçesine düşen hazalı Lüzumsuz ne yapsın öyle güzeli O güzelde ahlak, huy olmayınca Sadık Dağdeviren Aşık Lüzumsuz Beni Bazen deli eder eser başımda Savurur çılgına döndürür beni Sinsice bir zalim kırk beş yaşında Sırıtır sinsice kandırır beni Topladım derdimi sıraya dizdim Çare bulamadım canımdan bezdim Bir umut peşinde baş eğik gezdim Aksilik yüklenir sindirir beni Bunaldıkça dert dökerim kağıda Yürek acısını belki dağıta Susa susa öyküm döndü ağıda Çoğalır efkarım yandırır beni Tezvire uyanlar öylece sansın Kolaydır kötülük yapanlar kansın Mihneti’ye kahredenler utansın Sabırla sebatım dindirir beni ……………………………………… Aşık Mihneti-Vehbi POLAT Temmuz – 1983 ............................. 1929-1993. Şenkaya’nın sonradan bucak merkezi olan Bardız (şimdiki adı Gaziler) köyünde doğdu. Asıl adı Vehbi Polat’tır. İlkokulu köyünde okuduktan sonra 1948 yılında Cilavuz Köy Enstitüsünü bitirdi. Aşıklık geleneğini küçük yaşlarda yöresinin ve Anadolu’nun öteki usta aşıklarını okuyarak öğrendi. Bunun yanında köylerine gelip giden aşıkları da izleyerek bilgisini geliştirdi. 1958 yılına dek Karayazının Söylemez köyünde öğretmenlik yaptı. 1959 yılında askere gitti. Dönüşünde ise önce Turhal’da sonra Tokat’a bağlı Ortaköy’de öğretmenliğe devam etti. 1974 yılında emekli olduktan sonra Ankara’ya yerleşen Mihneti, aşk, doğa, gurbet, hasret konularını işleyen şiirlerinin yanında toplumsal konularda da birçok şiir örneği verdi. Aşık Mihneti’nin şiirleri ve değişik yazıları 1965’ten itibaren yaşadığı bölgelerdeki yerel gazetelerde yayınlandı. Ankara’ya yerleştikten sonra da »Vatan« ve »Yenigün« gibi bazı gazetelerde yazdı. Şenkayalı Mihneti Ankara’da öldü ve orada toprağa verildi. Mihneti, bazıları çeşitli sanatçılar tarafından bestelenen şiirlerinin bir bölümünü »71’in İniltisi« (1974), »Emekçinin Türküsü« (1979), »Atatürk’süz Olmuyor« (1982) ve »İnsanca« (1989) adlı kitaplarında ………………………………………………………………………………………………………… )(-)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(-)(-)(-399-)(-)(-)( ………………………………………………………………………….. O,canan’ın aşkı , Kerem misali Ateşe, közlere yandırır beni Kutsal mabet gibi her gün peşinde Girdap gibi çeker döndürür beni Ezelden hastayım gül’ün al’ına Adadım ömrümü yarin yoluna Şeyda bülbül edip gülün dalına Öpücük misali kondurur beni Selam verir her gün bana gülerek Kıskandırır bazen hem de bilerek Kendine delice aşık ederek Sevda deryasına bandırır beni Bu güzel sevdamız bir anda bitse Hasretin özlemin gözümde tütse Gün olur da beni terk edip gitse Sefil baykuş gibi çöndürür beni Yaşar mıyım senli hayal kurmasam Gözüm açık gider yari sarmasam Öyle ki ben yari bir gün görmesem Ağustos ayında dondurur beni Sevda çiçeklerim bir bir kurursa Senli duygularım dibe vurursa Gidip başkasına meyil verirse Ters eşeğe bile bindirir beni Nasip etme ya Râb yüzü gülmeze Fırsat verme ya Râb sözden almaza Lüzumsuz düşersen haldan bilmeze Zirveye çıkartır indirir beni Sadık Dağdeviren Aşık Lüzumsuz |
ALLAHA DAHİM ETSİN ANLAMLI VEDE KUTSAL
OZANLAR YOLUNDAN ULU YEDİ OZANA CIKAR YOLUN
İNŞALHA SEVGİLER