GİDENLER VE KALANLAR
"Suskun bir ah ile sarmaş dolaş kendinden gidiyordu".
Titrek adımlarla uzaklaşan mazinin heyulası Gözlerinin ferini de götürüyordu terkisinde. Geride kalan göz yaşları, yalnızca akşamın zülüflerini ıslatmaya yetti. Dudakları,su almaya gelenler için buse pınarıydı oysa. Gidenlerin kervanında her şey vardı Yalnız acıları bırakmışlardı kalanların yüreğine. Artık buhranların katarı cinnet istasyonuna yaklaşmak üzereydi. Gök gözlü bulutlar hırsla savurdu şimşekten kırbaçlarını. Alev saçıldı geceye Çitlenbikler yetim kaldı sevda enkazının surları altında. Vefa dedi hıçkıran bir hoten ceylanı. Şimalin yamaçlarından gelerek misk sunmuştum Hani o şaşalı gönül sarayının bahçelerine. Yok mu dedi..! Yok mu vefa?. Hey hat.! Sükutun caddelerinde siniverdi yalnızlık. Şimşeklerin gölgesinde yutkundu gençliği Derken;Apansız dikileverdi umut gardiyanları kalanların tepesinde. Tutsak dediler,umutlar tutsak. Tutsak nedir bilir misin hemşerim dedi...esaret elbiseli birisi Evet dercesine baktı ıslak kirpiklerini kafes yapmış bir çift göz. Az önce gittiler dedi. Umutlarımdı vefasız bir asrın vagonlarında Fecrin tepelerini aşıp giden umutlarımdı... Ünsal Arslankaya. |