PERİŞANGirdim yârin bahçesine, Baktım gülleri perişan! Göz attım penceresine, Gördüm pencere perişan! Açıp baktım pencereden, İşittim yâr matem eden, Gördüm akan yaşı gözden, Yaşları da çok perişan! Dedim; böyle ne yaparsın? Benden gizlice ağlarsın, Kendini yar’a atarsın, Bir baktım ki yar perişan! Vermedi bana bir cevap, Çekmedi yüzünden hicap, Düşmüş yaştan pek bitap, Bitabı nice perişan! Ağlıyordu için, için, Dedim; yok senin sevincin, Açılmayacak mı için? Sezdim içi de perişan ! Bir ara durdu gözyaşı, Bana döndü gözü-kaşı, Mükemmel dertliydi başı, Anladım başı perişan! Yaşları kurudu biraz, Başladı onda az bir haz, Çok kısıktı çıkan avaz, Hissetim sesi perişan! Derken dindi rutubeti, Başladı laf muhabbeti, Görülüyordu ziyneti, Gördüm ki süsü perişan! Ettik yâr ile birkaç söz, Ayrılmıyordu benden göz, Dedi; hicabımı gel çöz, Çözdüm saçları perişan! İşte böyleyim ay yâr ben! Bu halete geldim neden? Açıldı aniden beden, Baktım bedeni perişan! Bulunmaz mı buna deva? Naraları da bi-neva, Yok dedi; bana bir pişva, Anladım o da perişan! Sonra selendi tatlıca, Hep böyleyim ben ca be ca, Çıktı eli kınalıca, Gördüm eli de perişan! Verdim ona teselliyat, Edemem artık hiç rahat, Her gâh da olamam abat, Gördüm abadı perişan! Şu an için dindi tasam, Ve dinlendi benim kafam, Ah… Bir daha ağlamasam! Baktım sözü de perişan! CEMİL dedi; haydi git sen! Kalmasın ben için şüphen, Düşürmem seni dilimden, Gördüm ki dili perişan! KÜÇÜK OZAN (CML DMR) DİLAŞUB’A HAYKIRIŞ’TAN. LÜGATÇE: YAR: Uçurum. RUTUBET: Yaşlık, nemlilik demek olu, burada gözyaşı anlamında kullanılmıştır. Bİ NEVA: Uyumsuz. PİŞVA: Reis. Önder. Yol gösterici. CA BE CA: Yer, yer. TESELLİYAT: Acıyı dindirmek için verilen nasihatlar, öğütler. |
sağlıcakla