Şarkikaraağaç Şiirleri
ŞARKİKARAAĞAÇ ÜSTÜNE
-1- Akşehir Beli’nden Konya İli’nden Gide gide vardığın o yer bizim Kıl çadırlı Yörük’lerin dilinden Anamas’ı sorduğun o yer bizim Bir tarafta çam kokulu Kızıldağ Bir tarafta meyve yüklü bahçe-bağ Tahin, helva, şeker, lokum, tereyağ Ve termiye gördüğün o yer bizim Akçeşme’den doldurup su tasını İçtin mi hiç tarhana çorbasını? Beyşehir Gölü’nün kındırasını Hasır yapıp serdiğin o yer bizim Kara Şeyh’in yurdu Karayaka’da Yassıbel, Gedikli, Çeltek arkada Fakihler usûlü bazen hırkada Beş namaza durduğun o yer bizim Köy odasında yan yana olduğun Önünde köy sofrasını bulduğun Tatlı sohbetine hayran kaldığın Selâm alıp verdiğin o yer bizim Kağnıları traktörü yerinde Koca öküzleri iş seferinde Hatçe Ana’larla dağ köylerinde Taşlı tarla sürdüğün o yer bizim Savcısızsa tarihi adliyesi Gelirse her evden bir horoz sesi Kesik Kollu Çınar’ının gölgesi Ne hayâller kurduğun o yer bizim Hasletim var al fistanlı gelinde Çocuğuna beşikliği belinde Bir köşede eğirtmeci elinde Yün çorabı ördüğün o yer bizim Halk gibi bir nesne yok Hakk katında Feyzin Asr-ı Saadet vuslatında İslâm Cemiyeti’nin fıtratında Nur Çağı’na girdiğin o yer bizim ŞARKİKARAAĞAÇ ÜSTÜNE -2- En eski çağların Nea tarihi Altın taçtı Şarkikaraağaç’ta Kuvay-ı Milliye’nin ilk tarifi Sayfa açtı Şarkikaraağaç’ta Bir ağaçtı.. çekirdekten yeşeren Dal büyütüp idamlara ip geren Yirmi beş köy, dört beldeye ad veren Bir ağaçtı Şarkikaraağaç’ta Küpçü Fahri bu ağacın yetimi Bu hâl yakar benizimi-betimi Adı Efe; Şakilerin ketumu Dehşet saçtı Şarkikaraağaç’ta Dışta Bağırsaklı, içte Şadırvan Biri kuru, biri kopuk dalından Ya denk yüklü, ya silâhlı kaç kervan Dağ taş aştı Şarkikaraağaç’ta Gölkonak, Yenişar, Honat, Eğrinaz Dunaşah’ta Şahlık tarihi bir haz Miryakefalon ne korku, ne infaz Bir savaştı Şarkikaraağaç’ta Çınar! Ne istedin Küpçüzade’den Emir mi aldın Demirci Efe’den Mısırlı, Dumanlı, daha kaç beden İpe düştü Şarkikaraağaç’ta Şahin Şah bir adaletti burada Burada Memili erdi murada Silindi’nin yol verdiği sırada Kanat üçtü Şarkikaraağaç’ta Fakihler bir kanat, Beyköy bir kanat Alaaddin Keykubad bir saltanat Bir Dünya Cenneti Kubad-ı Abad Sultan seçti Şarkikaraağaç’ta Efelerin en kurnazıydı Pepe Fistanla kaçak avlardı dağ tepe Ağalık malının sığdığı Küp’e Sahip suçtu Şarkikaraağaç’ta Hangi su buz Karpuzçatlatan kadar? Hangi dağ Kızıldağ kadar havadar? Bahardan bahara Allı Turnalar Kondu göçtü Şarkikaraağaç’ta Buhrana düşer mi sarsılmayan iç? Bir olur mu ilimle cehalet hiç? Camii Kebir’den bir Vaiz Bilgiç Geldi geçti Şarkikaraağaç’ta |
gerçekler
şiire konu olmuş
tebrik ederim