GİT...
GİT...
Git içimden... Dışa taşmadan isyan. Kuşluk ihanetinde Kavruk bir aşkın ayazıyla En çoğulken üryan Karanlığın ciğerlerine dolan. Kahrın hükmettiği gece Öfkeli yıldızları uyandırmadan. Parmak uçlarına kanıp utancın Kirlenmiş eteğini toplarken Yakalandığın sefil günlerinle git... Göğsünün duvarını tırnakladığın sızılarla El değişmiş topuklarına inat Yamalı bir söz kadar s/ağır... Kayıtsız tüm harflerini buruşturarak En ücra köşesine saklanırken korkuların Günü geçmiş bir "af"ın çaresizliğinde Hüznüne bastığın kesif sancılarla git... Çatlamış kalbimden sızan bir ceset gibi Derinimdeki gömütten taaffün edip her şeyini Dağınık bıraktığında hiçbir şeyliğini Yalın ayak... Koca bir yalana yalpalayarak Kırgın yellere esir Arlanmaz firâkın yelelerine tutunurken Uçurumlara aldırmadan Hüsrânı kaldırmadan Sessizce... Paramparça nidâlarda Duy/ur/amadığın kör düşüşlerinle git... Git uykularımdan... Uyanmam kabusu. Hülyalara dokunmadan Beynimi yara yara Saçılmış bir taksirata vara vara Ne bir şaka Ne de bir kavga... Sol yanından y/astığımı Düşürdüğün vicdanınla git... Çığlık kokan yangınlar g/özlerken Bir çocuk hevesiyle Dönüşsüz terke sızlanarak Hıçkırığı gözlerine çektiğin gece... Acın çarpak Izdırabın tarifsiz yığınak Bağrını yumruklarken Ardına kustuğum sancıyı Yıkamadığın ellerinle git... Yırtarken boğazı İliklediğinde günahı Söndürmek isterken delice Gülüşündeki dumansız nârı. Takıldığın demsiz efkârda Destansı bir ağıt yakarak tarihe Göremesen de ihanetin methedilişini Gurura avuç açtığın İlânihaye şanınla git... Kanadı kırık turnalar misali Kuşbakışı süzülürken yaralar Damlasın âb-ı revân. Berbat olmuş umudun izdüşümünde Konmak isterken devâya Feriştah da gelse... Savrulduğun giryânın Sırlanmış taneleriyle git... Git artık ruhumdan... Ey ihanetin beceriksiz müzehhibi! Yedi iklim Dört mevsim Bulaştı her bucak küflenmiş bu kan!... En sert şiirler yudumlayıp Sarhoş olsam da kinâye. Mısralarına baş koyup Sürüklemem sonuna tek bir kafiye. Var git ölüm! Toprağım kurumasın. Azrail’e yenildiğin gün Son nefes çatlatıp Dudaklarına susayan hırpalanmış sözcüklerle Yana yana Savrulmuş külde Aşk’a kana kana... Gözlerini devirip Encâma dava dava... Alemin koşacağı An’a El salladığın dünyada Kavuşacağın bir tek ruhuna git... (Sezgin Karadağ) |