Bir Serçenin Gözyaşı
Işıksızım
Kapkaranlık bir gece Yoksa Yüreklere yeniden mi geldi buz devri Bir kıvılcım İçimde bir ölü şafak Ölüme eş yokluğun Serçenin gözyaşında aşk Itırlı bir bahar Susuz bir gonca Sarı bir yaprak Hazandı göğsüme yaslanan ağırca Sıkı bir düğüm nefesimde boğum boğum Aşina rüzgarın ters vuruşu bağrımda Bıraktım yağmurlara kendimi Hüzün çiseliyor mevsim Bilirsin aşkı tatdınsa Köhnemiş kışın gölgesinde üşüdü tenim Ay dolandı saçlarıma Upuzun Kardı Borandı dağlar Karanlık aktı ayak izine Sustum Toydu gece Hazırdı serçenin gözünden düşmeye tutam tutam Çiy tanesi sebepsizce Terli bir eylül akşamıydı Hangi dilde seviyorum demiştin Yağmur öncesi miydi Gidişin Yoksa titrek bir rüzgarın esintisi miydi sesin Bende kalan Kaç şiir attı kendini yollara yokluğunda bilemezsin Kaç hüzünlü bakış infaz edildi bu şehirde Peşinsıra Tutmadın yüreğimden şavkısın sevda Bir daha Gayrı mutluluğun sözü Huzurun gölgesi korkutuyor beni Gökkubbenin kucağında Yeniden doğuyor gecenin sırrı Secde önünde bile eğilemiyor aşk Görünmez kanatlar uçuyor düşlerimde kırık Gökyüzüne uzanan heybetli dağların üzerinden gülümsüyor Umut vadediyor sabrıma Bir kıvılcım Işıksızım... |