Her On Dört Şubatta Seveceğim
Saatin on ikiyi yine vurduğu yerdeyim
Her yıl bu gün mehtabın saçlarına uzanırdı ellerim Tarardı, okşardı gizliden gizliye Bir yürek taşıdım yıllardır, sırtıma alıp Hep muhtaçtı bir sevgiliye Üşürdü ayazlarında gönül yalnızlığının Konuşmak istedikçe susardı Yokluk taç olurdu her saatin başlangıcına, bitişine Yorgundu aramaktan Bulunamamaktan Gözleri hasretti bir çift gözün gelişine Ellerini uzatırdı her nefes alışta Beklemek peri kanatlarında bir rüzgârı adetten olmuştu Hayal bu ya derdi hep Ne güzeldi “ Seni seviyorum! ” demek Gözlerinde erimek sonrasında Bir köprüde vedalaşmak buluşmak dileği ile sevgiliye Kahvaltıyı paylaşmak vardı diz dize Mutfakta, salonda yahut eski bir konakta Sütlaç kâselerinde yüzünü görmek mutluluğun Takvimlerin yırtılmadığı, saatlerin durduğu andı bu an Nişanesiydi bir sevgiliye bulunmuşluğun Hülyalarımı bulduğum gün bugün ey sevgili Yakamozlarına ışık oldun gözlerimin Sen varsın şimdi gönül sıcağımda Seni seviyorum, seveceğim Ellerime hasret olsa da ellerin Boynumu uzaklıklara emanet ettim Sana verecek tek şeyim var gönül güneşim Sendeki sevgin Bizim günümüz bugün be sevgili Yırtıp at uzaklığını dağların, yolların Sarıl boynuma Birlikte “Seviyorum! ” diyelim İnan İnan ben her on dört şubat seni seveceğim |