" yağmurunda üşürdüm "/ ben, ürkek bir serçenin kanadında masum bir çocuktum oysa / evvel zaman içlerinde yağmalanan gözlerimi süzerdim ritmi bozuk gecelere bakışlarımın yavuklusu olurdu yalnızca hasret ihanet kokan gölgelerinde oynaşırdı çoğu kez bu mevsim kanıma dokunurdu denizlere meyilin ve nefret, vaktinden önce doğan bir güneş gibi yakardı içimi oysa ben, siyah martıların uçuştuğu, karanlık sulara dokunurdum mütemadiyen avuçlarıma dolardı, katlinde kan damlaları masal yorgunu, küheylan yelesine gizlenirdi nefesim rüzgar kirletirdi saçlarını bir kızıl bulut gelir yağmurunda üşürdüm ve sevdanın katline yine tetik düşürdüm / yalnızlık kokuyor toprak kuşatılmış korkulardan ürperiyor ihtimaller / kirli parmağınla işaret etmişken ana rahmine düşürmediğin bir sadakat mıydı aşk ? sancısız düşüklere sırnaşan tebessümün ve zehir soğurtan göğüslerinden utanır gönül mavi örtüsünden sıyrılan yıldızlar geceyi kusarken ellerime ve susarken ay ışığı şehvetli bir kentin kaldırımlarına gömülen yenik ve yorgun bir savaşçıdır sevda / ama sen söylemeseydin kimse bilmeyecekti vurulduğumu / ---- aras ---------- |
T e b r i k l e r ...