Karemela
Yanık şekerim sert, hayatsa daha berbat,
ikisinin de aynı kâğıttan çıktığını unuturdum unutmasına da, ben tuttum birini sevdim, hayatı nasıl sevdiysem onu da öyle sevdim: Tarçın kokulu kız, Carmen, Ay Carmela... O nane likörüne bayılırdı ama, ben onu sıcacık bir kahvenin dumanına benzettim, o da beni birine benzetmiş olmalı ki, tuttu aşk derdine düştü, şimdiyse terketme sevdasında! Aşk dünyaya bizden önce gelmiş de erkenden açmış gibi dükkânını, onun kokusuyla tanıdım aktarları, acı sözlerini aşkın tuzu biberi saydım, onun huylarıyla karşılaştım eski tuhafiyelerde: Aynalı Pasaj, Bonmarşe ve Altın Düğme... Biri birine uymayan binbur huy, binbir çeşit, bir dükkâna rastladım duvar taş, kapı kilit, ne tatlı sözlerim açabildi ne iyi huylu şiirim, karemela dükkanı olduğunu en sonunda öğrendim! Şimdi yanık şekerim sert, hayat ondan da berbat! Ah karemela, şekerim, aşk tatlı da insanlar berbat! |