görünmeyen yüzü yüreğin
yok sayıldığı varsayılan
yakılası yalanlarla yıkıldı duvarları kalelerin ve sıyrıldı sırnaşıklığı arasından harabelerin yakarken alazı bir kez daha hissedildi yalnızlık ortasında kalabalığın -ah! ne de zor öğrenilirmiş açmamak gerektiği kapıyı her çalana- çırılçıplak ihanetlerin söz geçmez ihtirasına vurgun elinde zilleri gerçeği iğdiş edilmiş bütün yüreklerin çekip gittiğinde silmiş sevgi bütün izlerini ardından ve sessiz bir fırtınada haykırış olmuş akşamların içinden geçen kısık sesli çığlık şarkıların sesi şimdi nasıl da karanlık dilbaz şiirlerime kilit vurduğumda anladım sahte sevişleri üstelik sığıntı yüreklerde ne kadar yaşarsın ki susuz ve kimsesiz silinmiş birer birer harcanan zaman aralıklarına koyulan her ünlem ve parantez arası ayrıntılardan çıkan şeytana ortak şimdi sessiz sinsilik yalanmış meğer dilinden dökülen masallarla gözlerimi yumduğum kolların ışıkları söndürmeden beklemeli güneşin doğuşunu ve dahi görmemeli hiçkimse ıslak anlarını suskunlukların sahipsiz bundan böyle göz yaşlarım da kuraklığımda kokmasın diye toprak yağmur sonrası gibi toplarken kuruyan umutları bahçemden bir başıma atilla güler |
ve sessiz bir fırtınada haykırış olmuş
akşamların içinden geçen kısık sesli çığlık
şarkıların sesi şimdi nasıl da karanlık
tebrikler yürekten kutluyorum sizi saygilarimla