akıl kârı?
gecenin alaca karanlığı
alır götürür beni, aklımda körfezin arka köy yolları silüetler gölgeler, kolkola gözlerim sanki bir tülbentle bağlı farsız ışıksızım, yine de sürüyorum, çaresiz değilim uzunlarım, gerekirse olur berrak bir ayışığı inişler yokuşlar kıvrımlar ve kaderim kim biliyormuş? kim? arkasında hangi gizemler saklı? hadi tut bir dakika nefesini ve dinle zamanın o kısık sesini sen de duyuyor musun çağırıyorlar beni, çağırıyorlar yollar, gece, karanlık ve ay ışığı fısıldar bana, sende kulak ver uzanıp ruhunun döşeğine, hele bir dinle ... yok olmadı dersen... soruyorum o zaman hiç duyguları tartabilir mi bir fabrikanın çelikten kantarı? beklemem... hiç beklemedim zaten anlaşılmayı... çözülmedikçe hissedemez insan bak her taraf zincirler her taraf buzullarla kaplı... görüyorum oysa, ardında ah ardında, bir bilsen ne gizemler saklı çoktan aklımı terkettim aradığım başkadır aradığım hiç olmamıştı ki akıl kârı... kapattım gözümü hissediyorum, doğru yoldayım hissediyorum... gerekirse kollar beni Yaradan, tutar kolumdan aşırır ıssız acımasız karadağları ya da fildişinden yatağımda uyurken, bir sinek gelir, bulur o gözlerden sakladığım minicik açığımı... yok aklıma güvenemem ben, terkettim çoktan ve Yaradan’a güvendim ki Yaradan ne derse, ancak O’dur haklı... 07.02.2012 |