Sadece Demişiz Aslında
Dedim ki; yüzüm piksel piksel dökülüyor, yaşlanıyorum.
Bir tek gözlerim kalıyor geriye. Dedi ki; ne çok şeyin var! Dedim ki; vücudumun derisini ters çevirip, güneşe yatırasım geliyor; ona dokunduğum anlarda. Dedi ki; Yatır! Kurumuş etinle de severim ben seni. Dedim ki; bu ben değilim. Dedi ki; hiçbir şey aslıyla hemhal değil. Dedim ki; aslı ne ki sureti ne olsun Dedi ki; olsun, her şeyin sonu güzel olsun. Dedim ki; her bugün yarının fragmanı. Böyle mi kandırdın o mah-i devranı. Dedi ki; bu böyle değildi. Limon suyuyla yapmışlar bu içkiyi. Niye getirdiler ki masaya votkanın yanında bu kaşar peyniri? Dedim ki; kar yağıyor. Mikro iklimlerde nano mevsimler yaşıyorum. Hangi enlemdeyim? Hangi boylamda? 6 ay mutsuz; sonra diğer 6 ay yine mutsuz. Üşüyorum. Ben bu dünyayı terk ediyorum. Dedi ki; gitme! Mevsimine göre yürür işler bu şehirde. Soğuk iyidir. Uzuvlar donar ve anlarsın kıymetini sıcağın buzların çözülmeden önce. Dedim ki; çözüldü buzlar aramızda. Dedi ki; ve çıktı suyun yüzeyine ölü balıklar. Her birinde güneşli günlerin feryadı. Dondurmuşlar ama içlerindeki sıcağı. Ondan bu kancanın ucundaki solucanın telaşı. Dedim ki; okyanus olmak var. Sıcak kumlara sahip olmak. Ölü de olsa idealist balıklara sularında kucak açmak. Dedi ki; balık nasip demek. Misal, benim nasibim sensin. Trol ile avlanmayı iyiki yasakladılar. Dedim ki; aidiyet yok. Ben hiçkimseninim. Koca bir ummanın belirsizliği. Ben gece ve gündüzün ay ve güneşin soru işareti. Ben bugünün ve yarının hiçliğiyim. Dedi ki; tüm varlığım hiçliğine feda olsun. Şimdi ölelim mi? Dedim ki; varlığın yokluğunda benimle. Ama gamzen... Gamzelerin hep seninle. Sakın onları da kendinle birlikte belirsiz bir yokluğa sürükleme. Hiç değilse bana ödünç ver. Ver ki tamamlansın yüzüm. Son satırda öleceğiz Dedi ki; yine geldik gamzeye... Sen söyleyene kadar fark etmemiştim bile. Yüzündeki her bir ayrıntı, vücudundaki her bir damar bile kanını iletiyor ya kalbine. İşte öyle kıymetli sana kıymet verene. Dedim ki; geldim. Tuvaletteki kapının arkasına kızın biri herhangi bir adam için “seviyorum seni” diye yazmış. Güldüm. Yazdım rujumla hemen altına. Dedim ki; demek bu kokan senin sevgindi. Dedi ki; bar tuvaleti kapıları... En gerçek duygular kapılarda aslında. İnsan içerken içindekini boşaltır ya duygular da aynı anda paçalardan dökülür. İyi gelir kalp taşlarına. Dedim ki; umumi hatıralar. Yıllar sonra birinin hatırası bir başka birini yaralar. Dedi ki; oyse ne kadar güzel bir başkasını düşünmeden yemek, içmek, sevişmek ve işemek. Midene, vajinana ve idrar torbana ihanet etmemek. Dedim ki; ihaneti anlatsana bana. Ne zaman ait olur bir beden başka bir ruha. Dedi ki; mezar taşlarını düşün. Düşün ki; hangi ölü kabul edebilirse öldüğü tarihi. İşte o zaman kabul eder bir ruh daraltmayan bir bedeni. Dedim ki; bak şarkı ne diyor; “kimsenin karısı olmayacağım” Dedi ki; doğru diyor. Bak başka birinin soyadını taşımana rağmen hep bekarsın. Dedim ki; hadi uyuyalım. Çok yoruldum bugün hiçlikten, hiçsizlikten, hiçbir şeylikten, yapamamışlıktan... Çokluk da çok yoruyor gerçi beni. Dedi ki; noksanız. İnsanlar nasıl görürse görsün noksanlarımızın farkındayız. Ne zaman ki birbirimize hiçliğimizle birlikte eklendiğimizde işte o zaman tamız. Dedim ki; mantar yiyelim mi? Dedi ki; uyu! Kafan zaten çok iyi. jir-fhrn |
çok içtendi
selamlar