HALEP VE ARŞIN GİBİHalep ve Arşın Gibi Gençliğimi sormayın, zaman ne varsa aldı! Halep ve arşın gibi şimdi bütün sözlerim... Hendek aştığım günler artık mazide kaldı, Camların arkasından ağıt yakar gözlerim... Hani dik yamaçlardan tırnağımla çıkardım! Bulduğum mecralarda bulanmadan akardım... Hani her gördüğüme çakmak, çakmak bakardım! Geçen güzellikleri hem de nasıl özlerim... Sormayın niye böyle, üzgün düşüncelerim? Mazime imrenerek yazdığım güncelerim… Geçen dimdik duruşlu günleri incelerim! Ne kadar derin olmuş bıraktığım izlerim? Akıp giden yılları sayıp da ne olacak? Akıbet her insanın başına ak dolacak! Bahar bitti, güz bitti, elbette kış gelecek Soğuklardandır belki sızlar durur dizlerim... O dinçlik günlerini anlatmak ne kadar zor. Andıkça alev, alev içime çöker bir kor... Bunca kayıptan sonra gel sonunu hayra yor! Yıllar mı bozdu yoksa yokuş muymuş düzlerim? Hâlâ dik duruyorsam yaratanın hikmeti! Ben el açtım Hakk verdi aradığım nimeti! Bir bulsam sağlık denen en zengin ganimeti; Çok istedim sanırım çekilmiyor nazlarım... Hani ya uzanınca başım göğe değerdi? Ağaran saçları ben almadım, zaman verdi... Söz dinlemez başımı yalnız yıllar eğerdi! İşte hep bu yüzdendir kesildi tüm hızlarım... Antalya–2012/02 Halil Şakir Taşçıoğlu |
Akıbet her insanın başına ak dolacak!
Bahar bitti, güz bitti, elbette kış gelecek
Soğuklardandır belki sızlar durur dizlerim...
çok güzel bir çalışma olmuş.
hecedeki hakimiyetinize imreniyorum.
selamlar Üstadım...