AL YAZMALI SADİKE...
Çok uzaklarda bir yerlerde,
Gökyüzüne yakın tepelerde. Duman tüter bacasından, ince ince, Beyaz badanalı, pembe pancurlu bir evde. İşte o köyde, Al yazmalı Sadike… Altın sarısı saçları lüle lüle, Örter başını pullu yemenisiyle. Bir bakışı ateş düşürür yüreklere, Deniz mavisi gözleriyle. İşte o köyde, Al yazmalı Sadike… Çeşmeye gider, omzunda ıbrığı, Salına salına yürür, oldukça havalı. Biraz alımlı, biraz da çalımlı, Köyün gençleri kaytan bıyıklı. İşte o köyde, Al yazmalı Sadike… Fistan giyer, etekleri oya işlidir, Basmadan entarisi pek afillidir. Söyleyemez sevdasını, yüreğinde gizlidir, Gözyaşları yanaklarında sicimdir. İşte o köyde, Al yazmalı Sadike… Gerdanında saklar yavuklusunun resmini, Sevdiğine çarpar aşk dolu kalbi. Çeyizini işler incecik kınalı elleri, Muhtarın oğlu İsmail dir, beyaz atlı prensi. İşte o köyde, Al yazmalı Sadike. (Böyle oluvedi gari...) İsmail ARIK 02.02.2012 |